11 Kasım 2011

Balık nasıl pişirilir?

Tarifini veriyorum: Zamandan çalınan bolca müsait bir günde,Olta, Yanına bir arkadaş çokça sabır.. alınır ve balığın bol olduğu bir mekan belirlenir.Burası boğazın akıntısınında olduğu Sarayburnu yada Sarıyer olabilir zamana ve şartlara  bağlı olarak balık yoğunluğu belirlenir..Olta sallanır sabırla beklenir ve koca günde emekle tutulmuş 2kg kadar istavrit eve getirilir.
Ve denizkızı bu balıklara bakar susar anlar ve izler
Babacık izin günlerinden birini balık tutmaya ayırmış balıklar eve poşetle değil kovayla gelince sen oltayla tutulduğunu anladın ve babana suratını büzerek ağlamaklı ses tonuyla "beni neden götürmedin" diye sordun..Büyüdünde mi küçüldün acaba yada aslında yetişkinsinde bize çocuk numarası yapıyorsun anlamış değilim. Biz öylece kaldık soğuktu falan dedi ama tabi kar etmedi uzunca bir süre trip attın.Anne devreye girdi ve bu balıkları denizkızım pişirecek dedi ve koca bir evet ile balık pişirmeye koyuldun..
Aralarda müdahale ettik malzemeleri koyduk çevirdik bunları yaparken senden bolca zılgıt yedik..
Ama değdi..Ortaya lezizmi leziz bir akşam yemeği çıktı ve bize parmaklarımızı yedirtti.
Bu kadar sevgiyle yaptığın  balıklara yerken elini bile sürmedin. Hadi yemeğe dediğimde suratını büzdün yemek bitene dek hiçbiriyle muhatap olmadın.Sanırım bu kadar güzel canlılar yenilmesine anlam veremedin.Bende fazla ısrar etmedim ama itiraf ediyorum her salatanın içine bir parça balık sıkıştırdım.









Kıskandım

Sabah uyandığında bugün pazarmı dedin içimi ezen,kalbimi acıtan cümleyi kurup pazar olsun işe gitme dedin.Bende çok isterdim bugünün pazar olmasını ama ne yazıkki bugün Cuma..İşlerin en yoğun olduğu gitmem gereken uzun bir cuma..Ama süpriz olan babacığın tatilinin bitmeyişi bayrama 4 gün daha ilave edişiniz.Sizin için pazar olması..Peynir ile Zeytin'i ziyarete gidişin..

Onlar kim mi ? Fatih amcanın sana yaptığı 2 adet süpriz  tavşan biri siyah biri beyaz..Onlara isim verişin sesin kısılana dek bağırışın sevinç çığlıkların bazı anlarını anlatmak resmetmek imkansız çok sevindiğinde birde sinir krizlerinde..Her ikisinde sonu olmayan bir çığlık hali..Babacık sormuş ne yapalım kızım diye tavşanlarıma gidelim diye çığlık çığlığa kalmışsın.Az önce aradığımdada mutluluktan konuşamadın kelimeler karmakarışık heyecan dorukta bir çığlık bir mutluluk hali..

Kaldıki bayramda babaanneden dönüş yolunda bize bahçeli bir ev alalım dedin. İçine zürafa,kanguru ve beyaz bir köpekçik koymak istedin tavşanların,kuzuların,mölerin,bıldırcınların zaten var.Babaannenin terasında koca bir kafes içinde bıldırcınların var ineklerin ve koçun kurban edildiğinden habersizsin onlarında yaşayabileceği kocaman bahçeli bir ev istedin. Bizde alırız kızım dediğimizde hadii alalım diye uzunca bir süre ısrar ettin.

Çocuk olmak çok güzel dedirdiyorsun.Kanmak böylesine ufak şeylerle dünyanın en mutlu insanı nasıl olunur bize öğretiyorsun.

Siz şimdi babacıkla gezmelerde-tozmalarda bense evraklar-telefonlarla boğuşmaca bu durumu çok Kıskandımmmmmmmmmmmmm

Bayram

Sabahın 7'sinde uyandık,süslendik püslendik, oje sürdük ,ruj sürdük kıkırdadık babacığa süpriz yaptık laylay şarkılar söyleyerek babaanneye yola çıktık.


 Biz bu bayram yedik,içtik,gezdik, eğlendik,seviştik, koklaştık, yemek pişirdik ,arada kavga ettik ama çok güzel anılarla bayramı bitirdik.

05 Kasım 2011

Bayram(lık)

Dün iş çıkışı sana bayramlık almaya gittim.Sabah sana sormuştum ne istiyorsun bayramlık diye portakal rengi pantolon istedin benden..Sana kalırsa herşeyin portakal rengi olmalı..Gezdim tozdum içime sinen tek portakal renginde birşey bulamadım.Ama sana çok ama çok cici şeyler aldım.Herbirini üzerinde hayel edip çok güzel olacağını düşünüp kikirdedim.

Benim çocukluğumda bayram demek yeni kıyafetler, ayakkabılar demekti.Çünkü bayramı beklerdik yeni birşeyler alabilmek için ya okullar açılırken alınırdı ayakkabı yada bayramlarda ekonomik durumumuz ona müsaitti o yüzden herşey apayrı kıymetli bambaşka değerliydi. Hayatım boyunca bunu hiç sorun etmedim ama sen öyle değilsin her an her dakika alışveriş yapıldığı için bazı şeyler sana benim gözümdeki gibi değerli gelmeyebiliyor.Ama biz seninde manevi değerlerine sahip çıkan bir birey olarak yetişmeni istediğimizden bayramların özelliğini güzelliğini yaşatmaya aşılamaya çalışıyoruz.

Herbirini denedin bazıları pek içine sinmedi çünkü sen portakal rengini hayel ettin biliyorum onu görmek istedin ama bugün sana portakal renginde süpriz yapacağım.

Seni heyecanladıran tek şey inekli çantan oldu sevdin kokladın öptün onunla uyudun.Sabah kaltığında ilk iş boynuna astın babacık hazırlan kızım möööölere(ineklere) bakmaya gideceğiz dediğinde hemen oyuncaklı çantanı gösterip oda gelsin dedin.Ve içimizi ezen cümleyi kurdun möööö leri kesmesinler baba dedin.Sanırım tv de gördün duydun.Böyle olmayacağını mölerin kesilmeyeceğini sana anlattık.Biraz duygusallaştın.

Bizi öpüp yolcu ederken sebepsiz bir nedenle içini çeke çeke arkamızdan ağladın..Bayram modundan çıkıp bizim işe gitmemize içerledin yada ben öyle düşündüm.
Bayram çoşkusu çocuklarımızın hafızalarında apayrı yer ediyor. Hüzünlendim bende senin bayramları hep benim hatırladığım gibi hatırlamanı dilerim sevinçle çoşkuyla şeker çikolata aşkıyla çeşit çeşit bayramlıklarla,yeni elbise yeni ayakkabılarla..

Annem başucumuza koyardı bayramlıklarımızı eskiden akşam bende öyle yapacağım ayakkabılarıma bakardım uyanıp uyanıp duruyorlarmı diye.Bayram sabahı babam namazdan dönene dek ev mis olurdu yemekler tatlılar yapılmış olur, kahvaltı hazır, hepimiz giyinmiş kuşanmışız hazır ve nazır babamı beklerdik.Kurban bayramlarında köyde olurduk o apayrı güzeldi.Yine güzel olacak çok mutluyum.Babaanne de büyük bir kalabalık bizi bekleyecek sonra bana çocuklara masal anlatma faslı düşecek geçtiğimiz sene hepiminizi zaptedenene dek canım çıkmıştı büyük çocuklar kurbanı iliyorlardı onları öyle olmadığına ikna edene dek pek gülüp çok eğlenmiştik.

Güzel anılar,güzel bayramlarımız olsun..Sevdiklerimiz huzurlu mutlu olsun...Babaanneler anneanneler sağlıklı olsun.Hayatımızdaki herkez güzellikler yaşasın iyi bayramlarımız olsun..

Sen hep güzelliklerle hatırla bayramı bayram(lık) denildiğide bizim yaşadığımız o heyecan olsun içinde.Portakal tadında..


04 Kasım 2011

Aslında tek ihtiyacım olan..

Arabada son ses dinlediğim bu şarkıyla kendi kendimi pestilini çıkartana dek ağladım müziğe verdim bütün hırsımı sanki şarkıylaydı bütün kavgam.Yol boyu bir adım ilerlemeyen trafiğe küfür ettim trafik açıldığında gaza bastıkça bastım eve vardığımda baya bir deşarj olmuştum.Önce dağıldım sonra sakinleştim.. durdum! düşündüm! toparlandım!  yada toparlanmış gibi yaptım! tam bilgiyorum ama parçalarımı toplamış bir bütündüm ;

Üstümüzü giyip seninle yürüyüşe çıktık.. Kuru ağaç yapraklarını topladık.. sessiz sedasız parkta birbirimize yaptıklarımızı anlattık..Sana seni ne çok sevdiğimi aslında sana değil hayata kırgın olduğumu özetlemeye çalıştım.Bazen anlamayan gözlerle beni izledin parktaki sessizliğe anlam veremedin ıslak banklara oturduk.Islanan ellerini koynuma sokarak ısıttık kaynaştık seviştik anlaştık.

Dönüş yolunda topladığımız yaprakları yıkayıp kurutup boyamak üzere sözleştik.  Bahçede ben avare yürürken sen bir salyangoz buldun burnumun ucunu zor görürken ben senin o salyangozu ağaç yaprakları arasında görmene vede tanımana bin hayret ettim.Küçük bir arkadaşlık kurduğun salyangozu eve götürmek istedin sonra onun bizim evde mutsuz olacağını,ağaçlara,toprağa,yağmura ihtiyaç duyduğunu anlattığımda sessizce salyangozu ağaç dalların arasına bıraktın hiç itiraz etmedin.Hoşçakal dedin..Bense öylece izledim..
Çocuk olmayı düşledim,her söylenene inanmayı..Ufacık şeylerle mutlu olmayı olabilmeyi..


Aslında asıl ihtiyacım olan şeyin;

biraz anlayış..
biraz sessizlik..
biraz temiz hava..
olduğunu fark ettim..

Not:Sabah salyangoza baktığımda bıraktığımız yerin birkaç adım ötesindeydi..Ona günaydın dedim önce kendime salyangozun gerçekten mutlu olup olmayacağını sordum..düşünüp gülümsedim..

03 Kasım 2011

Ben eksik,sen tam!!

Sabah 9:00 çık evden çoğunlukta sen uyurken bazıları uyanık olsan dahi bir yarım saat görüşme..Akşamları apayrı yemekti sofraydı,üstbaş dinlenme derken kış modunda erken den uyku hali..Kendimle kavga içindeyim son günlerde hayatımı yaptıklarımı,seçimlerimi sürekli sorguluyorum.Bunu ne zaman yapsam kendime düşman oluyorum etrafımdaki herkezde bundan nasibini alıyor.

Olmuyor ne yapsam eksik,yarım gözümede kulağımada beynime ve kalbime hoş görünmüyor. Anneliğimi sorguluyorum,nasıl bir eş olduğumu,nasıl bir arkadaş,nasıl bir iş kadını..Hepsinden sınıfta kalıyorum beceremedim elime yüzüme bulaştırdım deyip hayata sana bana bize küsüyorum.

Böyle zamanlarda kalabalık olmamız evde hoşuma gidiyor bir yandan ben tepkiliyken herşeye sen benden göremediğin ilgiyi alakayı muhakkak bir başkasından görüyor ve çok etkilenmiyorsun benim ruh halimden bu sevindirici yanı.Ama benim yaşadığım vicdan azabı,kafamı kemiren sorular-cevaplar bunlar yokmuş gibi yapamıyorum.Dün farkettim işe sarıldıkça sarıldım eve gitmek istemediğimi bugün sorguladım kendimi neden -nasıl annelik öyle sıkldığında kenara koyabileceğin bir his değil diye ama kendimi bildiğimden keşke gitmeseydim dedim Dün yaptığın her davranış her sevimli olay bile bana battıkça battı devleşti çirkinleşti ve benide çirkinleştirdi.Kendimle kavga halinden yorularak gidip uyudum bugün yine aynı ruh hali..

Vicdan-sorgular-cevaplar mutsuz bir ifade ..Alıp başını gitme isteği ..Hep olumsuz düşünceler beynimi kemiriyor.İçinden çıkamayacak işyerinde sabaha kadar çalışacak bir ruh halindeyim.Eve gitmek için saniyeleri sayarken oysaki.Gün geçtikçe eksiliyorum yapamıyorum beceremiyorum diye devam eden kendime kurduğum cümleler..

Birkaç güzel şey yapabilmek adına nette araştırayım dedim yapabiileceğimiz aktiviteleri..Sanada banada iyi geleceğini düşünerek(İç ses-en çok bana) Okudukça her yapılanları gülümsedim mutlu oldum birçoğunu ben görmesemde evde yapıyor olman hoşuma gitti.Patates baskılarından boyalar yapmışsınız Hülya ile geçenlerde..Sonra havuçlu kek..Anne anne ile yemek yapıyormuşsun..Leğende balık yüzdürmeyi çok seviyormuşsun..Biliyorsun kavrıyorsun öğreniyorsun babacık ceviz kırmak için bir alet almış geçenlerde ben uğraşırken nasıldı nerden diye sen gösterdin anne bak böyle diye..
Senin böyle dolu olman ben yanında ol(a)masamda yüzümü güldüren,içimi kemirense iyi bir rehper olup yapmam gerekenleri yapmayıp şu an burada mızmızlanmam.

Annelik mi kadın olmak mı bilmem !
Ama çok mutsuzum..
Zamanın yetmeyişine kızarken eskiden..şimdi kendi yetmiyor oluşuma diyecek laf bulamıyorum..
Bir an önce geçmesini diliyorum!


Sınavların en zorlusu, kendime yetip yetmediğimi sorgularken senin tam kendimin eksik olduğunu görüyorum!

01 Kasım 2011

Geçti gitti

Bazen bir rüzgar esiyor sanırsınki karayel bazende öyle sıcacık ılık ılık içimi ısıtıyor.Ama bu günlerde senden gelen hava sıcacık içimizi bu soğuk kış günlerinde  ısıtır cinsten.
Hafta sonu sen benden uzak ben senden uzak 2 gün geçirdik doğduğundan beridir ilk uzun ayrılığımızdı.Sürekli telefonlaştık giderken duygusallaştım ya bana bir şey olursa yolda acıklı anne seramonisi bebeğime iyi bakın  size emanet bakışı hoşçakal anneciğim diyerek sevgi ile uğurladın.
Babacık hafta sonu izinliydi dolu dolu 2 günde neler yapmışsınız bana anlat anlat bitiremedin "Tatlım" diyorsun babacığa oda sana ama hilafsız her kelimenin ardına öyle sempatik öyle sevecenki..Anne bağırması azarı olmadan yaptıklarınız pek keyif vermiş anlaşılan ev hala darmadağan..Ama bizde moraller o biçim yüksek herkezin istediği olunca hayat daha bir güzel oluyor sanırım..
Bide bir  gevezelik genlerle alakalı..Buna kanaat getirdim..Öyle çok konuşuyorsun ki dinlerken cevaplarken düşünürken yoruluyorum gerçekten..Bunun bir nevi rahatsızlık olacağını düşünüyorum önce ama anneannen sonra kendimi düşünüyorum genlerimizle bir bağlantı kurup ilerleyen yaşlarında daha az konuşmanı diliyorum..
Dün çok eski bana ait bir oyuncak fare bulduk evde ben bunu çok sevdim dedin bende sana sen en çok neyi seversin dediğimde babamı,annemi severim diye ekledin.Bizim seni nasıl sevdiğimizi bir bilsen dedim sarıldık öpüştük hayatımızın hep bu kıvamda olmasını diledik.
O aksi Denizkizimizin yerine gelen kızımızı daha bir sevdik..Mutlu olmayı daha daha çok olmayı senin en çokk hep bizi sevmeni çok ama çok istedim..
Kapadokya turunda ise Sensiz sizsiz eksik gibiydim koşturmadan yorulmadan yapma etme demeden bu yolculuk beni çok fazla mutlu etmedi ne yalan söyleyeyim ben alışmışım bize ben artık yetmiyor.Yalnızlık pekte iyi gelmedi sizinle pizza yapmak,kuşlara kafes yapmak belki daha çok keyif verebilirdi.Dönüşte beni sen karşıladın sarıldık öpüştük koklaştık kokun olmadan bu hayat bana yetmezbunu birkez daha hissettim.Allah kimseyi evladından evlatlarıda annelerinden ayırmasın..
Kötü günler geride kalsın biz bugün itibarile mutlu çok güzel başlangıçlara imza atalım..
Bu sevimli penguenler gibi her nerede olursak birlikte olalım,yaşadığımız şartlar,imkanlar,üzüntüler bizi hiç ama hiç ayırmasın..Güzel güneşli günleri hep birlikte karşılayalım.




1.11.2011 bize hayatımızda en güzel 1 leri getirsin yanlarına bolca anılar koyalım..

26 Ekim 2011

Hayat her daim herkeze başka başka çok ama çok zor!!

Kimine göre çaresizlik evladını kaybediş gözgöre göre,kimine göre evsiz barksız sahipsiz kalışı bana göre şu sıralar bambaşka..Hayat herkeze farklı farklı yüzünü gösteriyor.Benimde boğazmda kocaman bir ilmik yutsam yutamıyorum atsam atamıyorum onunla yaşamaya çalışıyorum.Kafam sepet kocaman taş taşımışcasına yorulmuş bir bünye yaşananlardan,insanlardan,hayattan ve en çok ta zihniyetlerden.
Ülkemizde olanlardan,yaşananlardan,kendi evimdeki huzursuzluktan.
Nasıl davranacağını ne diyeceğini ne yapmasını bilemeyen bir durum elimi koyacağım yeri bile bulamıyorum bazen. Nerde ne hata yapıyoruz diye beynimi sorguluyorum.
Son zamanlarda hiçbirşeyden mutlu olmuyorsun,memnuyetsiz,huysuz,aksi inat bütün olumsuz karakteristlik örnekleri şu anda evimizde. Uzmanlarıda dinleyip seninle konuşmaya çalışıyorum bu durumdan duyduğumuz üzüntüyü dile getiriyorum sen banane deyip arkanı dönüp beni odada kendimle başbaşa bırakıp aynı hal ve davranışlarına devam ediyorsun.Yada özür dileyip üzgün bir ses tonuyla af dileyip sonra unutup beni üzmeye devam ediyorsun.Kendimle konusurken buluyorum yine kendimi ..
Oysaki geçtiğimiz haftalarda öyle güzel ruh hallerimiz vardı ki..Son yaşanan olaylar senide aksimi aksi biri yaptı Şehit haberlerini biz dinlerken sana anlatmaya çalışmamız.Pazar gününden beridir evde sürekli deprem sohpetlerinin yapılışı tv de sıkça izleyişimiz ülkemizden yaşananları sesli olarak senin yanında konuşmamız bu hayatın gerçekleri ile seni bu kadar erken tanıştırmamızdan olsa gerek bebekliğinden beridir bizi hiç üzmediğin kadar üzüyorsun.
Bugün babacıkla birlikte iştesin..Durum nasıl diye sordum az önce ..gayet sakin etrafı izliyor dedi babacık oysaki akşam içindeki canavar çocuk dışarıda bize terör estirmişti.Büyükçe bir kaos yaratıp herşeyi kıran bozan deviren kızan bağıran bir çocuk vardı.Seninle hiç konuşmadığım kadar konuşuyorum herşeyi en gerçek haliyle anlatıyorum gündüz neler yaptığımızdan tutta ne yediğimize kadarolduğunca fazla ilgilenmeye çalışıyorum her çalışan anne gibi eve elimkolum dolu seni mutlu edecek şeylerle geliyorum ve hergece öyle yorgun olmama rağmen oyunlar aktiviteler yapıyorum.Bizi özlediğiinide bilincinde olarak koynumda uyutuyorum sevgiyle davranıp en özel cümleleri kuruyorum yanında ama yinede
Olmuyor!!!
Bazen bütün bunları yanlış yaptığımızı düşünmeden edemiyorum..
Çokça sabır çekiyor annemin terlik,süpürge fırlatışlarını hayel edip sadece gülümsüyorum ..
Kendimi çokça çaresiz hissedip yorulduğumu hissediyorum.Hamilelik,Bebeklik,İş ev anneanne-babacık sen derken artık bünyemin bunları kaldırmadığını düşünüp hafta sonu babacıkla seni başbaşa bırakıp kafamı dinlemeyi düşünüyorum.
Yaşananlarla beraber anneanneye laf anlatmak iki katı zorlaştıryor durumumuzu"Çocuk o ne anlar,küçücük çocuk terbiye mi olurmuş,gel kızım sen(en büyük sorun),ağlatma çocuğu,onu yemiycenmi evladım bak bundan ye haa onuda sevmedin sana bundan yapayımlar"
Çocuk yetiştirmek bazen çok ama çok zor bütün bu olanlarla beraber büyüklere laf anlatmak daha da bir zor.
 Oysaki ben büyüdüğünü kabullenmeye başlamıştım beni anladığını düşünmeye meğerse sen büyüdükçe bizim sorunlarımızda büyüyüp daha içinden çıkılmaz hal almaya başlıyor.Hakkımızda hayırlısı sabırla konuşmaya anlatmaya uygulamaya devam..Umarım herşeyi sadece konuşarak aşabiliriz umarım sen eskisi gibi anlayışlı bir çocuk olarak hayatımızı kolaylaştırmaya devam edersin .. 
Geçtiğimiz hafta keyif dolu yaptığımız aktiviteler,mutfaktan hiç çıkmayışımız pasta yapımları,boyaya bulanıp kendimizi boyayışımız,hamura şekil verip yemekler yapışımız şu sıralar her biri tatlı birer anı..Sense kayıp balık nemodaki dişçi koltuğunda oturan kız kıvamında çok ama çok "Zor"..

21 Ekim 2011

Sevilmek ve Sevmek


Çok sevdiğin birine anne yada baba demek!
Seni doğuran ve büyüten gerçek anne ve baba olanla aynı hitapta seslenmek .
İçinden derinden kalbinden benzer hissiyatı duymak onlar gibi hissetmek .

Sen taa doğmadan çok önce küçük ama sıcacık bir aile girdi hayatımıza benim 2.anne ve babam oldular onlara hitap ederken isimlerinin yanında hep böyle seslendim. Çünkü kalbimden derinden hep böyle hissettim.
Hatta onlardan bahsederken "anne ve babanın" yanına manevi diyede ekledim.

Sen daha doğmadan beni anneliğe çok yakıştırdılar defalarca motive ettiler korkularımı dinleyip tecrübelerini paylaştılar bu iki güzel insan benim bir başka çekirdek ailem oldular.Çocukları "Sahip olmadığım erkek kardeşim" evleri benimde evim eşyaları mutfakları dokunduğum hiçbir şey yabancı olmadı herşeyleri beni kabullendi.Şimdilerde çok sık görüşemesekte seni,beni babanı hep düşündüler. Bize hep dua ettiler.

Bizim için hep en iyiyi en güzeli dilediler.Sana bebekliğinden beri bu hayatın en özel bebeği olduğunu hissettirip çok özel bir çocukmuşcasına davranıp bizi hep onure ettiler.Beni her görüşlerinde annelik sana çok yakıştı deyip kendimi birbaşka hissetmemi sağladılar.Sana hikayeler masallar anlattılar bana gerçek olanları..Sana ninni söylediler bana şarkı..Senin yürürken elinden tuttular benim tıkandığımda..Nefes alamadığım zamanlarda bana nefes almanın önemini anlattılar.Keşke diye başladığım cümlelerin herbirini iyikiye çeviriler kısacası her birimizin hayatında farklı farklı rol aldılar.

Onları sana anlatmak istedim zamanın geçtiğini gördüm herbirimizin artık yaşlanmaya başladığını hayatın nereye gittiğini bu güzel insanların varlıklarının hayatımızdaki önemini.

Seninde zamanla bu denli kuvvetli duygular beslediğin insanlar olacaktır. Dilerim bizim eksikliğimizi hissetme onların yanında benim hayatımdakiler olmasın senin yaşamında . Bizimle hep konuşabilen,paylaşabilen bir çocuk olarak büyü bizlerde seni anlayan,dinleyen hisseden anne ve babalar olalım.

Güzel anılar biriksin küçük yuvamızda yıllar sonra sende baktığında evimizdeki her eşyada yaşanmışlıklar bul,herşeyi sakla hatırla ve önemse..Bizim yaşadığımız ev olsun senin hatıraların anıların.Ben ait olamadım hiçbir zaman hep geçmişimi silik olanları aradım küçücük bir eşya,bir fotograf bir kıyafet.Geçmişime ait hiçbir şey bulamadım hep emanet dolandım 30 sene boyunca.. Bundan hergün küçük ufak tefek birşeylerle eve gelişim,kibrit çöpünü bile saklayışım, herşeye bir isim bir anlam buluşum kendimi bulamayışım.Hala arayışım.Ait olamayışım.Buraya yazışım resmedişim.Kendimde bulamadıklarımı senin hayatına koyuşum,çaresizliğim,paylaşamadıklarım.

Pişmanlığım elimde olmayanlar hepsi hepsi..

Yıllar sonra bu denli sahiplenip o insanlara anne ve baba deyişim,evlerini,yuvalarını sahiplenişim sadece baktığım albümlerde kendime ait hiçbir kare görmeyişim..

O aileyi çok sevişim kendimi o aileden biri gibi hissedip çok sevişim ve sevdiğimden de çok sevilişim..
Hepsi sevilmekten ve sevmekten..

Burda resmedemediğim,rengarenk mandallar,çiçekler,biberler,kahve fincanları,kitaplar,arnavut yemekleri, örgü şişleri modelleri  ipler, saz ve herşeyden güzeli bol muhabbet..
Bin kahkaka eşliğinde geçen günler..

Hayat kısa kuşlar uçuyor,

Demiş Cemal Süreyya ne kadar anlamlı günüme yakışır gibi.Pek duygusalım bu gün ölümü hatırladım yine bu sabah sela sesi dinledim düşündüm toprağın altını bir sela sesi içim cız etti gerçekten hayat ne kadar da kısa..
Kırlangıçların ömrünü 8 yıl değilde 6 yıl olduğunu öğrenince böyle demiş Cemal Süreyya hesap yanlışı yaptığı kendi yaşamı için...

Kırlangıç hesabı yapılan yaşamlar...
Yaşamımıza giren kanatsız kuşlar,insanlar! ve ömür boyu olan yalnızlık...paylaştığımızı sandığımız!
Elimizde olmayan sonunu belkide istemediğimiz sonlar.Hayat..

Yaşanacak o kadar güzel şeyler varki aslında,

  

20 Ekim 2011

Gitmeli

Aslında gitmeli buralardan,terketmeli..
Güzel şeylerin yaşandığı,insanlara değer verildiği,güneşli günlerin olduğu..
Yaşananlara sahip çıkan geçmişine geleceğine değer verilen yerlere.
Hayatı bu kadar basite almayanların, önemseyenlerin yanına.
Bu günlerde böyleyiz içimiz kapkara,yaşadığımız yerde birsürü kara bulutlar,evlerimizin içinde büyükçe bir yas..
Binbir emekle büyüyen evlatlar şimdi karatoprakta..
Şimdilerde böyle ya yarınlar korkutuyor beni seçeceğin meslek,yapacağın iş yaşayacağın yer olurda doktor,polis,öğretmen,asker olmak istersen gideceğin yerlerdeki yaşayan zihniyet hayat..
Biz insanoğlu bence en iyisi kuşlar misali alıp başını gitmeli..

18 Ekim 2011

Güven

Küçüklüğümde babamın küçük parmağını tutuğumdaki hissettiğim gibi birşey..Sanırım böyle birşey..Babacıkla her olan bambaşka.. Baba-kız bir başka ..
Babalar ve kızlarını hep dinlemişimdir hep güzel hikayelerini görmüşümdür.
Şimdilerde ise yaşıyoruz.
Ama yaşadılarımızda akılda kalan hiçbir şey anlatıldığı gibi değil daha da çok daha fazla..

Bu yaz bir adım daha attık kolluksuz simitsiz sadece babacığın kolunda ve daha sonra tek başına..Daha 40 günlükken başlamıştı denizle tanışman babacığın denizlere olan aşkı yaşam tarzı ismini alışın hep aynı hikaye daha doğmadan önce hayeli kurulmuştu yüzme öğrenmenin ben öğretemezdim.
Seni o derinlikte suya bırakıp izleyemezdim.Babacıkla olan hallerinizi sadece izledim onun gözleriyle seni izlemesine hayran kaldım senin o gözlerden aldığın güvene "Yanımdasın biliyorum başaramazsam elimi tutacaksın değilmi" diyen bakışlarına..

Ve başardın..

Bunu babana olan o güven hissinden bir başkası sanırım sana öğretemezdi.Omuzlarda tutunmadan duruşun,tek parmağıyla seni havaya kaldırışı ve senin sadece gözlerine bakışın bazen hiç konuşmadan sözünü dinleyişinin tarifi yok.Anlatım tarzıda.Daha ilk doğduğunda tuttuğun o işaret parmağı yetiyor ona güvenmene.
Geçenlerde havaya fırlattı babacık seni başta korktun sonra babanın gözlerine bakıp bir daha yine yapalım yine diye ikiledin.Onun seni tutacağını biliyorsun hisediyorsun:Omuzlarımda seni bir kere taşımaya kalktım kalbim ağzımda ama babacıkla tutunmadan yürüyorsunuz biliyorsun elini kaldırdığında erişecek sana hissediyorsun.

Bazı şeyleyi öğretemiyoruz,çok zorlanıyoruz,üzülüyoruz.
Bazen de bak olmuş başarmışız deyip üstümüze alınıyoruz.
Geçenlerde benimle çok sevdiğin çikolatanı paylaştın senin için küçük bizim ise büyük bir adımdı bu!
Yarısı sana yarısı bana diyede ekledin bizde babanla gözgöze bakıp olmuş galiba dedik bak kendiliğinden bazı şeyleri vermişiz nasılda paylaştı deyip mutlu olduk.
Fazla bir şey verme gayretimiz yok aslında sana
Çok iyi ,pek harika,harkulade olmalısın gibi yaptırımlarımızda güzel bir kalbe sahip ol bize hep güven bu bize yeter.Gerçekten sevgiyle çıktığın her yolda anahtar hep kalbinde olacaktır. Sevgi sana bütün güzel kapıları açacaktır.
Bize hep güvenmen umuduyla,seni hiç yarıl yolda bırakmacağız.Hep yanında yanıbaşında.



Hiç bitmesin isterim.Huzurla,mululukla..Bir ömür..

Ps:Babacıkla başladığın yüzme serüvenin yalnız başına bizim kontrolümüzde devam ediyor.Hemde bir aşama ilerletilmiş suya dalıp çıkarak isminin hakkını verircesine..



15 Ekim 2011

Kahrında hoş lutfunda hoş...

Şu anda taş taşımışcasına yorgunum,uykusuz,üşüyorum herşey berbat geliyor gözüme hava soğuk sıcak bir çorba içmeme rağmen kendime gelemedim.Dün senin için çok keyifli bir geceydi. Saat gece 2:00 suları olmasına rağmen hala ayakta fulll enerji yüklüydün gece yarısı yemek yedin,200'e yakın basket attın ve bunu yaparken epey bir koşturdun şarkılar söyledin,aktivite yaptın,babacıkla küp bulmaca oynadın uykum yokk diye hepimize veryansın ettin durdun.Birara çok ama çok ağladın ne yapacağımızı şaşırdık meğerse oynamak istiyorsun.Uyumak istemiyorum oynayacağım deyip bizimle çeneleştin..
Farkettimde seninle uğraşırken yorulduğum kadar çalıştığım işyerinde yorulmuyorum.Gece birlikte uyumak istedin koynuma sokularak salondaki kanepede uyuduk geç yatma münasebeti ile sabah işe geç kaldım,heryanım tutulmuş yüzüm gözüm şiş ve üstüne üstlük bu buz havada şaşkınlıktan ipince giyinip işe geldim.Sen ise bugün 11:30 gibi uyanmışsın..
Biliyorum bizi çok özlüyorsun bizde seni çok özlüyoruz akşamları 2-3 saat sana yetmiyor anne ve babanın sadece hafta sonları yanında oluşuna anlam veremiyorsun gündüzleri uyumak geceleri bizimle birlikte oynamak istiyorsun. Arada bir bunu uygulasakta sen sürekli istiyorsun .
Seni gün içinde çok özlüyorum kokun  geliyor burnuma resmine bakıyorum hemen telefona sarılıyorum ya uyuyor,ya yemek yiyor yada oyun oynuyorsun şunu yapın, bunu yapın, bunu yesin demeye başlıyorum.Biliyorum uzaktan yaptığım hiç bir müdahale yetmiyor.Özlüyorsun..Özlüyorum
Bende bu durumdan hiç memnun değilim ama hayat böyle meleğim birlikte dolu dolu yaşayacağımız zamanlar gelecektir.Uzaklaşmak isteyeceksin o zamanda belki.Dip-dibe yaşamamızı kabullenemyeceksin sen genç kız olduğunda ben emekli olacağım o zaman telaffi etmek isteyeceğim bu zamanlarımızı belkide sen istemeyeceksin.

Şimdi elimi tutarak kokumla uyumak istiyorsun ya,o zamanlarda kapıları yüzüme kapama olur mu?

14 Ekim 2011

1 Kahvenin kırk yıl hatırı"Yokmuş"


Ben bir yetişkin olarak şu 30 senelik yaşantımda hala daha insanları tanıyamıyorum.Senin önyargıların kadar olamıyorum.Dikkat çekiyorum kanın ısınmadığına ısınmıyorsun insan canlısı olmana rağmen kimi insanlara karşı buzdolabı gibisin benim yönlendirmelerimle onlara sıcak davranıyorsun ve hep te senin kanın ısınmayan insandan ben bir darbe yiyorum düşünmeden edemiyorum minik kızım kadar olup insanları tanıyamıyorum diyorum
Aman kimse kırılmasın üzülmesin deyip fedakarlık veren aslında hiçde değer verilmeyecek insanları hayatımıza alıp evimizin içine sokup kendimle beraberinde hepinizle muhatap ediyorum.Sonrasında beklenen son geldiğinde üzülen kırılan ben oluyorum.Halbuki biraz iç sesimi dinlesem zorlamasam insanları olduğundan fazla görmeye göstermeye çalışmasam hiç bir sorun kalmayacak.Fazla fedakar olmak eşşeği yarış atı sanmanın aslında hiç alemi yok.Hiç vakit harcanmayacak insanlara ayırdığım vakite senden çalarak destek olmaya çalıştığım zamanlarıma deli gibi acıyorum.Karşılık beklemiyorum tabikide ama istiyorum ki bazen hatırlar sevgiler birşeylerin önüne geçsin.Sorunları çözsün insanlar iki düşünüp bir konuşsun 1 bardak içilen kahvenin kırk yıl hatırı olsun.
Bu hayat böyle meleğim olmuyorsa olmuyor ne zorlamanın nede kabullenmenin anlamı var hep diyorum secici olmalıyım kimseyi ne taşıyacak ne de uğraşacak halimde zamanımda yok. Sen sen ol insanlara gereğinden fazla değer verme neyse o ! İç sesini her zaman dinle onu susturmaya çalışma benden daha çok başarılı olacağın kesin! Şunuda bil değmeyen insanlarla içilen değil bir fincan kahve bir fıçı kahvenin anlamı yok babanın deyimiyle!
Temizlik zamanı evimizde hayatımızda bize yüreğini açacak dostlara her zaman sonuna kadar evet hayatıyla yanlışıyla olduğu gibi kabullenerek ama içten pazarlık yapıp değer vermeyenlere hayır lütfen dışarı hayatımızdan evimizden kalbimizden yer işgal etmenin hiç de anlamı yok.
Bu hayat çok tehlikeli bir hal aldı bebeğim.Artık köpekbalıklarından daha tehlikelisi insanlarvar!

Sen ona elini uzattığında tutmak için onlar dişlerini geçirebilir hiç te umulmadık bir zamanda..En çok dikkat edilesi,en çok kaçınılası...

12 Ekim 2011

Her gün bir adım daha

Yeni yürümeyi öğrenen bebeler gibi daha birkaç hafta öncesinde makas tutmayı denerken şimdi çizilen yuvarlakları kesiyorsun. Renkleri ayırt edip şekiller veriyoruz.Annenin bu tip konularda acemiliğinden çok fazla yaratıcı olamıyoruz.Gördüklerimizi esinlendiklerimizi deniyoruz. Ama çok eğleniyoruz.

Yeni bir çalışma daha odanın kapısında yer aldı

10 Ekim 2011

Büyümek güzel şeymiş

Böyle düşünmeye başladım büyüme hep böyle kal benim küçük meleğim olarak desem aksini anlatsam  beni anlayamacaksın biliyorum.. Kabulleniyoruz..Büyüdün büyüdün dedikçe sanırsam bunu anlamaya başladın her işini kendin görüyorsun yemek,tuvalet,giyinme soyunma derken bir ileri gidip banyonuda kendin yapmak istiyorsun bizler seni izliyoruz sana güven duygusunu vermek amaçlı arada küçük müdahaleler ediyoruz.Hatta cesaret aşılıyoruz yapabilirsin sen çok güçlüsün diyede ekliyoruz.
Mutfakta birşeyler yapmak istiyorsun her zaman verilenle yetinmeyip bir ileri gidiyorsun.
İlk denemelerinden biride pasta yapmaktı malzemeleri hazırladık sana anlatıp uygulama aşamasında fazla müdahale etmemeye çalıştıık.
Sonuç: 1 gün boyu zor temizlenen bir Muftak,görüntüsü ehh işte ama tadı şahane bir pasta ve görülmeye değer olan birbir yüz ifadesi eşliğinde yeni türemiş kelimeler..
Deniz usta diye bir kere seslendikten sonra bundan sonra bana usta diyeceksin diyen 29 aylık küçük bir çocuk..


 
Evet büyümek güzel şeymiş..

06 Ekim 2011

Tatil-Bayram kısa kısa


 Bir gülüş,ufacık bir ayrıntı,bir dokunuş böylesi anlamlı kılan hayatımızı..





Denizkizi 2011 Ramazan bayramı bayram sabahı




Bayram ve yaz tatilimiz birleşti bu yıl.Babacığın işsizlik sendromu ve ekonomik durumlarımızı göz önüne alarak tatile çıkmadık.İlerideki yıllarda telafisini yapacağız burdan söz.Zaten bu yaz yazlık münasebeti ile denize temiz havaya tatil moduna gidip gelmelere fazlasıyla doyduk.Bayram tatilinde anneanne-dede ve hülyayı alarak büyükbabaannelere gittik.Aslında hiç gitmek istemezken senin Aziz dedem nerde niye gitmiyoruz ben dedemi özledin söylemleri ile bir gecede karar verdik ve ertesi sabah bayramın 1.günü yola çıktık.Önce babaannelerle bayramlaşma ve el öpme faslımız taktire şayandı.Bilinçli bir bebek olarak ilk bayramındı.Bayram şekeri kıvamında giyindin süslendin bizlerin ellerini öptün bu senin için hiç unutulmayacak bir bayramdı bocana şeker topladın..Mest oldun..Yedin içtin bolcana harçlık topladın..

Sonrasında keyif dolu olmasını dilediğim fakat çişş geldi deyip binkere verdiğimiz molalar eşliğinde bir yolculuk anneanne ve dedenin dırdırları senin mızmızlıkların hülyanın müzik eşliği benim sinir harbededelerim dedeni vapurun öte yanında unutuşumuz bunu hem komik hamde trajik yaşayışımız  güzel anılar bırakan  bir yolculuk oldu..

 Yolda yaşadığıız bintürlü maceraya rağmen tatilimiz güzeldi,sana bir sürü anılar bıraktı,bana çocukluğumu hatırlattı..

Köy sana benim anlatamacağım hissettiremeyeceğim hayatın içincen bir sürü şeyi öğretti..Tavukların altından bin hevesle alınan yumurtalara dokunduğundaki yüzündeki mutluluk,ineklere verilen yem ve onların sağılan sütünden sonraki peynir-yoğurt oluşu,ağaç dallarından taze koparılan meyvalar,derede ağaç kabuklarından gemi yüzdürmek,Adı maşuk olan bir baba ördeğin seninle inatlaşması,Kazlar,Hindiler,Tavuklar,Horozlar herbiri bambaşka duygularda güzeldi..

Deniz mis gibiydi..Tertemiz..Sakin..keyif dolu gidilen toz toprak yola rağmen değdi dedirten cinsten babacığın bir sürü balık macerası,annenin izlemeye doyamadığı gün batımları..Tarihi yerler binalar evler yaşanmış hayatlar..eskiye yorgun bir sürü yüz

Sabahları yapılan mis kahvaltılar %100 doğal olan bir sofra ,çiğ düşmesi kaynayan çorba sıcaklığı,her dakika aç olman yemek yedirmeye çalışmamak senin sürekli yeme istediğin,ızgarada yapılan balık,taze sebzelerden salata geceye yakışan közde mısır ve elimizi uzatsak tutacakmışcasına mutluluk veren bir gece ve gökyüzündeki binbir çeşit yıldız ve yakamoz..

Sıcağın alnında tarladan toplanan karpuzlar karşılaştığın süprizler,kafanı sularla yıkayışımız,doyasıya toprakla haşır neşir oluşun çalışan insanları izlemek ve her döüş yolunda arabada uyumak..

Ayşenur ve Elif ile kavgasız günler birlikte oynanan köy oyunları maceralar,yaramazlıklar teysenin elinden binbir çeşit doğal yemek sapan kavgası,gölete atılan taş yarışı,incir yemek çiçek toplamak..

Ve yine binbir macera eşliğinde dönüş yolculuğu..




2011 Yaz Tatilimiz 1.Bölüm


2011 Yaz Tatilimiz 2.Bölüm


2011 Yaz Tatili 3.Bölüm


2011 Yaz Tatili 4.Bölüm



Herşey çok ama çokk Güzeldi. Her güzel şey gibi çok çabuk bitti.Bize güzel anılar bırakıp Hoşçakal dedirtti

Bir gün oda olacak!

Geçtiğimiz aylarda hayatımıza iki sıcacık insan girdi senin gelin ablan oldu benimde can arkaşaşım..
Çok ama çok mutlu olacakları güzel bir hayat diliyoruz onlara Özlem&Engin'in düğünlerinde ve kına gecelerinde öyle çok sevimliydinki bir gün seninde kuş misali aramızdan ayrılacağını düşünüp hüzünlendik.
Bu resimdeki kadar hep çok ama çok mutlu ol meleğim.
Her daim bu gülümseme olsun yüzünde..
Sana öyle çok yakışıyorki..




İlk kuaför deneyiminde taktire şayandı.Babacığın kucağında oturdun ellerine oje sürüldü saçına fön çekilip topuz kapıldı gıkın çıkmadı:) Sonra ruj diye tutturup birde ruj sürdün yetmedi ruju istedin çantana kopdun makyaj tazeleme seanslarını düğün boyunca tekrarladın..Bana çektiğinin ilk sinyallerinide verdin:)


Kına merasiminde önceleri çok şaşkın olan biteni izledin anlamaya çalıştın sonra sanada kına yaktık..Çok eğlendik kınada tek çocuk olma sebebiyle el bebek gül bebek sevildin,şımardın..Kınaların gitmesin diye elinde peçetleri sıkı sıkı tuttun dönüşte kına merakından arabada uyumadın evde yıkayınca çok hoşlandın 1 hafta boyuna ev her gelene ellerini gösterdin.
Ertesi günü kınada oynayan kızların taklitini yapmışsın evde ben kaçırdım:)


 HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE DAHA Bİ GÜZEL..


İKİNİZEDE ÇOK ÇOK MUTLU BİR HAYAT VE TEZ ZAMANDA KIZIMA BİR KARDEŞ DİLİYORUM...

Bilinçaltı!

Çocuklarda bilinçaltı 5 yaşına kadar tamamlanır ondan sonra yaşadığı herşeyi o bilinçaltına göre uyarlar bunda köklü değişim yapmak çor zor olurmuş çünkü çocuk kendi uyarladığı canlandırdığı şeyler üzerine kurar ve geliştirirmiş diye okumuştum bir kitapta;
Yaşadığımız tamda buydu sanırsam.Bizim hayatımızda bir güzellik varki senin biliçaltına girdi ordaki dünyanı fethetti şimdi uzaklar,uçaklar yabancı tüm ülkeler sana onu hatırlatıyor. Senin için sevgi dolu bir sürü cümle kurmak demek,boya kalemi demek,çikolata demek bir kavanoz nutella,çilek reçeli ve en sevdiğin oyuncak horozlardan tavuklardan oluşan her türlü aksesuar demek bunların bir arada olması senin için vazgeçilmez bir dünya demek.
Kuzu teysen iş nedeniyle Düsseldorf'a gitti senin deyiminle Alamanya'ya ona havaalanında ikimiz bir süpriz yaptık sen gözünden uyku akarak alanda bekledin kapı açılıp ikinizinde gözlerindeki ifade görülmeye değerdi.Biz bir süpriz yaparken bin süprizle karşılaştık. Hep birlikte çıktık yola 1 bavulla gittiği seyahatten 3 bavulla dönen kuzu teysen sana 1 bavul çikolata şeker ve hediyeler getirmişti.
Şimdi üstümüzden hergeçen uçakta kuzu teysen var,bilinçaltında Almanya'da çikolata şehri,havaalanında ise sadece oyuncakçıların kurulu olduğu bir dünya..
Bir gün bende gideceğim oralara dersen bilinçaltındaki dünyaya nasıl hakim olacağım sana..Hadi gidelim diyorsun şimdi bile evde o kadar güzel hayel etmişsinki bozmaya kıyamıyorum sana gerçekleri anlatmaya.
Çocuk olmak hayel etmek ne kadar da başka dedirttiyorsun bir şekerle mutlu olmak onları okşamak saklamak ve doyasıya yemek..
Az önce üstümden bir uçak geçti gülümsedim hayel ettim şekerden bir dünya oyuncak her yer gülümsedim.
Demekki 30 yaşından sonrada girilebiliyor bu bilinçaltına.
Ve sadece çocuk olmak gerekmiyor
SEvilmek umursanmak insanı nasıl nede çok mutlu ediyor




Bir gün inmek gerekirse bilinçaltındaki dünyaya lazım olabilir tüm bunlar..
Bir kavanoz nutellada saklı olabilir bütün yaşanmışlıklar:)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails