27 Kasım 2010

Güne başladık..

 Bu şarkıyla daha doğmadan karnımda senin için babacığın sesli sesli  söylediği ve bu günlerde seninde mırıldandığın,sana bu şarkı eşliğinde şiirler yazdığımız sonra bu şarkıyı söylerken babacığına daha 1 haftalık bebekken verdiğin şimdi evimizin başköşesinde duran bu pozla..

26 Kasım 2010

1 tel beyaz saç nedir: Nur!

Bu gün günlerden Cuma tv de bir cuma sohpetinde bu gün Hz.İbrahim a.s anlatılıyordu.Bir gün İbrahim a.s'ın sakallarında bir kaç beyaz çıkmış o güne dek hiç kimsenin saçında sakalında hiç beyaz yokmuş İlk defa İbrahim a.s da çıkmış ellerini açıp Allahü-tealaya Yarabbi bu nedir bir hastalık mı yada başka birşeymi demiş o güne dek olmadığı için bilinmiyor. Allah-ü Teala Hz.İbrahim a.s' a NUR dur o demiş..      Kıssadan hisse seninde saçında doğuştan bir tel beyaz var yani Mevlam tarafından Nur'la gelmişsin dünyaya dilerim hiç bozulmasın dilerim bu Cuma gününde Cuma saatinde güzel hayırlı bir evlat olasın..

25 Kasım 2010

Ada Deniz bu sıralar..


18. ayına gireceksin bir kaç gün sonra bu ayda anlama kapasiten daha gelişmiş ve daha belirgin. Bizleri taklit etmen fazlalaştı. Sorduğumuz bütün soruları cevaplıyor bize artık büyüdüğünü ispatlıyorsun.
Bir kağıt ve kalem bulduğun an kapıp kaçıp önce kağıdı sonra etrafı bir güzel karalıyorsun. Bu, senin gelişimin açısından çok önem-liymiş!.

Hamurlarla oynamaktan, kum ve suyla oynamaktan büyük zevk alıyorsun. Ve bu ortamda çok çok  mutlu oluyorsun. Gün boyu hep peşinde mız mız dediğin her şeyi yaptırmaya bayılıyorsun..Seninle birlikte çiçekleri suluyoruz banyoyu yıkıyoruz ve bu aktivitelere bayılıyorsun.Hamur işi yaparken bana yardım ediyorsun camın önündeki çiçeklerin topraklarını eşeliyor ve bunu yapmak içinde kum kovalarını  istiyorsun..

Bizimle artık doğrudan iletişime geçtin artık bize meramını kendi dilinle anlatıyor kelimeleri dilin döndüğünce telaffuz ediyorsun..

Artık kendi yemeğini kendin yiyor fakat evi de perişan ediyorsun..Suyunu kendin içiyorsun ve bardakla artık biberon-suluk kullanmıyoruz.

Birlikte sulu boya yapıyoruz..Kuru boya kalemlerinle karalama yapıyorsun..Pastel kalemlerinde var fakat duvarları boyadığında çıkmıyor ki odanı boyamışsın ve ağzına attığın için büyüdüğünde çıkarılmak üzere şu an arşivdeler.Pek yakında kuzu teysenin atölyede aktivitelere başlarız..

Şarkı söylemeye de, dinleme yede bayılıyorsun Ali babanın çifliğine eşlik ediyorsun.
3 adet renkli çocuk kitabın var onlara bakmaya bayılıyorsun ve kitabın içindeki her şeyi dilin döndüğünce söylüyorsun.. Geçenlerde bebek beşiğine yatıp tülüde açıp elinde de deniz canlıları kitabını okurken görmek beni mest etti.."ahh büyümüşte kitap okurmuş" dedim seni yiyerek..

Ayakkabılarını, çoraplarını ve şapkanı kendin çıkarabiliyor hatta bundan çok hoşlanıyorsun.Altını pislettiğinde "elmo öhh öhhh" diye bana sesleniyorsun(bezimizin adı elmo bu arada)

Oyuncak bebeğine yemek ye-dirmek, kitap okumak, altını değiştirmek, onu ayağında sallamaya (ki biz seni hiç ayağımızda sallamadık) bayılıyorsun.

Omuzlarını kaldırarak yapmak istemediğin bir şeye "Banane"diyor,kendi dediğini yaptırmak adına bozuk plak gibi 1 dk içinde defalarca "annnnneeeee" diye bağırıp bana sesleniyorsun seninle ilgilenmediğimiz zamanlarda ise yapmaman gereken şeyleri yapıp dikkatleri üzerine toplamaya bayılıyorsun..

Dün akşam market alışverişinde sana marketten verilen market arabası ile babana tam bir alışveriş canavarı olduğunu ispatladın kozmetik reyonuna daldın ve çocuklar için yapılan tanıtımdaki parfümü sepete attın ve ilk kozmetik alış-verişini yapmış oldun bizde sana bakıp babacıkla ahh çektik..






Şu sıralar büyüyorsun artık bebeklikten çıkıp çocuk gibi olmaya başlıyorsun .
 

Dost deyince!


"Dostluk her gün 2-3 kere telefonla konuşmak değildir..Dostluk bu yapılması gereğine inanılan telefon görüşmeleri sırasında diğer insanların dedikodusunu yaparak karşılıklı birşeyler paylaşıldığını zannetmek değildir...Dostluk; dost bildiğin kişininen ince detaylarını bilme ihtiyacı ve gereği değildir...Dostluk; dostbildiğin kişinin senin en karışık detaylarını bilmesi gerektiği değildir...Dostluk her hafta 3-5 kere görüşmek değildir...
1 ay, 1 sene, 5 sene seni aramayan, senin de aramadığın bir insani birden bire arayıp, dertleşmek, hatır sormak istersen ve o insan da seni geri çevirmez ve sanki daha daha konuşmusun gibi kaldığınız yerden konuşmaya devam ederse, ve daha da önemlisi bu 1 ay, 1 sene, 5 sene ayrılığa rağmen bu insanın başı gerçekten sıkıştığında yardımına koşacak ilk insanlardan biriysen ve aynı şekilde onun da öyle oldugunu biliyorsan EMIN OL KI..... O kişi senin dostundur... Sen de O'nun..." diye okumuştum bir yerde tıpkı benim Zuhal'le yaşadıklarımı hissettiklerimi  anlatır gibiydi..

Bir elin 5 parmağını geçmeyecek kadar gerçek dostlarım var benim bu hayatta onlardan biride Zuhal teyzen hayatımda en güzel olan herşeye şahitlik etti o en acı günleri mede ne zaman bir omuz arasam yaslanmak için hap yanımdaydıydı seni ilk kollarıma aldığımda da,sana merhaba derkende doğum gününde bebekliğinin en özel zamanlarında ve en önemlisi benim hayatımda hep vardı hep olmasını diliyorum bir gün büyüdüğünde biz iki yaşlı kadın olduğumuzda sen bu satırları okurken de olsun istiyorum hiç gitmesin ve hiç bitmesin..Geçen gün doğum günüydü insan kalbinden geçirdiği içerde hissettiklerinin gerçek hayatta olması ne güzel bir duygu hiç plan yapmadığımız doğum gününde apayrı noktalardayken bile yollarımızın bir yerde kesişmesi ve bu çok özel yaşına bizimle girmesi en çok paylaşılmaya değer olan güzel bir gece yaşatmasına bana ve aileme..Teşekkür ediyorum ona bir kez daha burada hayatımda olduğu için,Senin kuzu teysen olduğu için,Bana dostluğu en zirvede yaşattığı için,Hep eksiklerimi tamamladığı için o en özel gününde benimle olduğu için kalbi için gönlü için her şey için teşekkür ediyorum.İyiki var hayatımda iyiki doğmuş mutlu yaşlar yaşasın en güzeli bu hayatta hep onunla olsun kalbi gibi tertemiz bir eş ile karşılaşsın ve en önemlisi her şey gönlünce olsun Güzel kızım dilerim k bu hayatta Zuhal teysen gibi gerçek bir dostun olsun..Öyle güzel anılarımız var ki bize dair sana dair seni beklediğimiz günlere dair hepsini bir gün burada paylaşmak adına Doğum gününü kutluyoruz ben ve kızım O atölyede çok güzel günler yaşayacağız birlikte kızım bir çok ilkini senin yanında tadacak biliyorum ve ben hep bunula gurur duyacağım.Seni çokk seviyorum kuzuuu:)İyiki varsın ,iyiki doğdun,Ve iyi ki bizim hayatımızdasın....


Eskilerden bir kaç tatlı anı..
Dostluk: Siz bu satırları yazarken onun sizi aramasıdır..bazen aklınızdan geçerken sadece yanınızda olmasıdır..

23 Kasım 2010

Organik?

Köyden deden geldi bu akşam 2gün önce bayram dönüşü gelmişti  aslında  bize yeni geldi. Boşta gelmedi bal yollamış sana balcı dayı Hem büsbüyük bir kavanoz hani yazın gitmiştik çok ta sevmiştik.
Anne de zeytin yağı aldı en doğalından ve babacıkta  mandalina almış yaprakları üzerinde.
Çok şanslısın hadi yine en güzelinden kaptık şifaları.

Bu akşam marketteki rafları gezerken organik ürünlere takıldı gözüm ama şu pakette olanlara çikolata,meyve suyu,luru bakliyat vs olan reyonlara sonra fiyatlarına şaştım kaldım ne çok pahalı sonra bir ara vicdan yaptım niye Ada Deniz'i organik ürünlerle beslemedim ki diye sonra düşündüm nereye kadar?
Vicdanımı rahatlatmak adına sordum kendime seslice cevapladım tüm soruları tatmin olmak adına! 

Hazır gıdaları kullanmamaya özen gösteriyorum heleki sana sebzelerin en tazesini seçiyorum pazardan bende anneannede.. Marketlerden almıyorum mümkün olduğunca semt pazarlarından her ne kadar pazar kültürüm olmasa da her defasında kazık yesemde yinede tercih ediyorum.
Dondurulmuş hiç bir  besini vermiyorum taze yapıyorum her defasında her gün taptaze
Babacık zaten nerde ne görse kapıp getiriyor bebekliğinde köye gidiyorduk sebze meyva almaya..
Zaten bir çok ürünümüz hala köyden geliyor büyükbabaanne ve büyükdededen..
Yoğurt seanslarımız dillere destan her pazartesi anneanneden gelen bir koca tencere köyden ineğin altından alınan en taze sütle en organiğinden mayalanan..
Zeytinlerimiz babacığın Bursa seyahatlerinden..
Kekik,nane yazın elle toplanıp kurutulan,zencefil köyden getirtilen..
Tarhanamız büyükbabaanne el yapımı..
Petmezimiz Hatice teyze el yapımı (en hijyenik koşullarda) gözümükle gördük zira..

Sonra gerek yok ki dedim içimden zaten elimden geldiğince en doğal olanını tercih ediyorum onun için sonra zaten bir de hesap yaptım babacığın maaşını sadece sana ayırmak gerekiyor o kadar pahalı 100 gr sarı mercimek dikkatimi çekti 8,5 lira bu fiyata 2 kg mercimek alınır sanırsam?Sana feda ama ne gerek var böylesi güzelleri dururken..





El emeği göz nuru Ağustos sıcağında ramazan gününde güneşin alnında yakılan fırının lezzetiyl yapıldı bu pidecikler hemde büyükbabaanneden..(İmreniyorum eski toprak kadınlarına 80 yaşında ve hala...........)




Ama yinede içim rahat etmiyor hamileliğimdeki gibi organik tarım mı yapsak balkonda ? Zahmetine katlansak ta biberi,domatesi koparsak dalından çilekleri saysak sadece haftada 1 gün 2 şer adet yiyebilmek adına?

Özgür olacağım deyip bir gün bizi bırakıp gitme olur mu?

Bazen düşünüyoruz da babanla bir gün bizi bırakıp gidecek başka bir evde uyanacak  gece üstünü mü açacak,öksürecek mi,ateşimi çıkacak yada uykusu kaçıp bizimle olmak mı isteyecek bunların hiç birini bilemeyeceğimiz bir gün de gelecek.. İkimizin de gözleri doluyor bayram sabahı olduk böyle o bana itiraf edemedi ben ona sonra bakıştık ikimizde ne hissettik belliydi..Bir gün kuş misali bu yuvadan uçacaksın belki bu günleri düşünmek için çok çok erken biliyorum ama göç eden kuşları her gördüğümde düşünmeden edemiyoru.Şu sıralar dışarıda başın hep gökyüzünde dilinde bir kaç kelime  Duyduğumuzda anlam veremediğimiz bir kelimeydi,sonraları gökyüzüne bakarak gakk gakk demeye başladın kuşların taklidini yapmaya başladın.. Ev de yatak odasının camında yere oturup gökyüzünü izlemeye..Hayranlık uyandırıyorsun bazen ne zaman elime makineyi alıp resmetmek istesem bozuluyorsun, keyfin kaçıyor artık seni öyle anlarda sadece izliyorum sessizce tıpkı gökyüzünde süzülen kuşları senin izlediğin gibi..Hep böyle güzel kal olur mu? Büyümüş bir kız edasında pencere den kuşları izleyen küçük kızım kal olur mu ..Özgür olacağım deyip bir gün bizi bırakıp gitme olur mu? O büyük büyük tavırların peşine bana gak gak diye kuşların hatta sadece kargaların taklidini yap olur mu?





Kuşlarmı Erol amcanın güvercinleri..Sen hiç korkmadan elledin kuşları sadece tedirgin sonra eline almak için ağladın..balkondan o gün hiç mi hiç çıkmadın..

22 Kasım 2010

Biz şu sıralar hep böyleyiz ! nasıl mı? kirliyiz!

Bir çocuk günde kaç defa üst baş değiştirir?  Yada şöyle Soralım üstünü kaç saniyede kirletir?
Bu rekor acaba kimdedir? Şu sıra guinness rekorlar kitabına girer miyiz ki biz?

Bunları da bil olur mu?


Eskilerden dinlerim bazen…öyle çook eskilerden değil canım…Free kelimesini ilk Blue Jean dergilerinden okuyup öğrendiğimiz zamanlar işte….80′li yıllar….Cengiz Kurtoğlu ilk kasedini patlatmış, annelerimiz ablalarımız dillerinden düşürmüyorlar ”dün gece resmini öptüm de yattım, ya da kadehli şişeyi kırarım bugün…” die devam eden sitem dolu sözler…o yıllarda çocuktum tabii…ama henüz pop müzik patlaması yaşanmamıştı…Yoncimik ve Bendeniz’le olmuştu bu pop furyası hatırlarsanız…benim çocukluğumda daha çok fantezi ve arabesk müzik revaçtaydı…


80′li yıllar….ne güzel yıllardı…o kuşağın en şanslı çocukları bizdik…şimdikileri pek şanslı görmüyorum…teknolojik açıdan belki evet ama yinede o yılları yaşayamadıkları için onları şanssız görüyorum şimdilerde; gazoz kapağı bile yok diyebiliriz neredeyse…oysa biz onları biriktirir hatta kafasını taşla ezer ipe geçirir otomatik testerenin evrim geçirmiş minik haline dönüştürürdü vızvız böceklerini de bilmez şimdiki nesil…aslında çok sadistce gelecek belki ama biz onların bacaklarına ip bağlar uçururduk…vız vız ses çıkarırlardı….

Cumartesi günlerini iple çekerdik…Türk filmi izlemek için hatta aynı filmi onlarca kez izlemiş olmamıza rağmen..Yılbaşı gecesi demek hindi ve dansöz demekti bütün evlerde…Tek kanallı dönemin çocuklarıydık biz…Adile Naşit’ten ”uykudan önce” programıyla masallar dinler uyurduk…

Anket ve hatıra defterlerimiz vardı bizim kuşağın…’’sepet sepet yumurta sakın beni unutma” diye bitirdiğimiz cümlelerimiz….siyah önlüğü giymiş dönemin çocuklarıydık…”herıld yani”, hey maykıl versene borç, olmaz maykıl yandan kaykıl ” demeyi bişey zanneden küçücük masum yüreklerdik o zamanlar… şimdilerde ”ohaa falan oldum, ciddimisiiiin cümlesini bir kaç kez ağzında lokma varmış gibi yuvarlayanlardan değildik çok şükür

İnternet cafemiz yoktu ama beş taşımız vardı…bir de lastik atlamayı çok severdik…tebeşirle yere çizgi çizip atlamak vardı o yıllarda…

Komençero şarkısını bağıra bağıra söylemek, aman petrol canım petrol şarksını ezbere bilmek, Sezen Aksu gibi üç kere giiiit deyip sonra gitmeeeeee diye şarkı söylemek demekti 80′li yıllar…

Mahallede ”Karate Kiiiit başladı ” diye avazımız çıktığı kadar bağırır evlere koşardık…he-man she-man izleyip oyuncak kılıçlarını mahalle bakkalının bize sunduğu çekilişi kazıyarak kazanmaya çalışır arada dayanamaz leblebi tozu alır boğuluyo numarası yapardık…şimdi….?bitti…geçti…dimi o yıllar….?

Hem eskiyi hem yeniyi bir arada yaşamış olmanın gururyla ben de 80′li yıllar çocuğuyum deyip o günleri anımsayanız ve ardından iç çekeniniz var mı aranızda…?

21 Kasım 2010

Off çok sıkıldık

Biz bu gün minik kızımla evde pek bir sıkıldık,saklambaç oynasak ta sulu boya yapsak,parkta kısa bir yürüyüş olsada ikimizde offladık durduk evde hemde babacık havuz keyfi yaptı üstüne üstüne..

Offlayan pufflayan..

Babacık kızdı bize sanki hiç balık tut(ama)mamış gibi..

Balık Tut(ama)ma adlı postumuza bozuldu babacık..Hiç tutmadım mı dedi..Oltayla tutamamış olabilirim belki ama ben daldığımda en kocamanından balık vurdum kızıma diye de ekledi..Her yerde yayınla dı bu fotoyu bur da mı olmasın..Bunu benim babam tuttu zıpkınla işte benim babam der gibi baktı babacığa Deniz kızı..Babacığın zıpkınla avladığı o kocaman balıkla..

Not: Gökçeada Bayram tatili Ada Deniz 15 aylık..

Ormanlar kraliçesi..

Biz doğada yaşamalıyız aslında deniz kıyısında,yeşiller içinde bahçeli bir evde bir sürü hayvanlarımız olmalı ördeklerimiz,kuşlarımız,tavuklarımız,kedimiz,köpeğimiz,kuzumuz,keçimiz,atlarımız kim bilir belki başka başka hayvanlarımızda olur ..
Şehir hayatı bize uymuyor yada biz ona uyamıyoruz ne zaman nefes almak istesek ya ormana ya deniz kıyısına yada hayvanlarla ilgili bir yerdeyiz..
Bayramın 2.günü çok çok sisli bir havada Orman'daydık Göktürk taraflarında çok keyif aldık sen daha da bir coştun oyunlar oynadık şarkılar söyledik kuşları taklit ettik ve çok güzel bir gün geçirdik vahşi doğadaymışız gibi hissettik her şeyi keşfettik sen tıpkı ormanlar kraliçesi gibiydin .Gördüğün her şeye bu ne dedin durdun bizde sana anlattık..Sonbaharda yaprakların arasında yürüyüşün kuru dalların çıkardığı sesler gördüğümüz kuşlar her gördüğün kuşa"gak gak" deyişin bambaşkaydı..

Bulunan bir çam kozalağı ve meşe palamutu nun verdiği mutluluk ve yüzündeki o şirin ifade..

Meşe palamutu,çam kozalağı


Ağaçtan toplanan meyvalar..tadına bakılan muşmula..kuru yaprakların arasında yürümek..bide kocaman mantarlar bulmak..
mantar

 Ağaç dallarıyla dişleri kaşımak..mantarı bir çiçek edasında anneye vermek..sevinç çığlıkları..seni gidi gidi yapmalar..
seni gidi,gidi

Hep böyle doğal kal olurmu..
koş koş

Kuşlara bakmamız..Öpümemiz..Babacıkla oyun..Aslan takliti..Keşke bitmeseydi..
anne,baba,çocuk

 Bunlarda yorumsuz el değmeyen Allah vergisi..
Allah vergisi

Anne bu ne? Kaplumbağa kızım:hııı pamlumbağa


Hayvanları nasıl çok sevdiğini anlatsam anlatsam bitmez o kadar güçlü bir bağ varki aranızda daha 10 aylıkken hayvanat bahçesine götürmüştük seni çığlık çığlığa çıldırmıştın orada hayvanları izlerken.
Her gün bir belgesel izliyoruz soruyorsun bu ne? bu ne ? diye.
17,5 aylıksın ve her türlü hayvanın ismini dilin döndüğünce söylüyorsun Deniz Canlıları kitabındaki bütün balık türlerini biliyorsun.
Tv de, dergide, herhangi bir yerde bir hayvan görmen yetiyor geçen bir bilboartta aslan resmi gördün aslan takliti yapmaya başladın..
Bu sebepten sana biraz daha büyüdüğünde muhakkak bir hayvan almayı düşünüyorduk Yazın Güzin teyzenin bize bıraktığı balığın ölmesi beni biraz soğutmuştu ama hayvan bakmak hiç te öyle sor değilmiş..
Esra teyzen ve Serkan abin bize 2 tane kablumbağa hediye ettiler arabada pamlumbağa dedin durdun ..Şimdi onların yemeklerini sen veriyorsun günde 10 defa bazen yem kutusunu kaldırdık sularını değiştirirken bize yardım ediyorsun.
Konsolun üzerine koyduk akvaryumlarını sen erişemiyorsun diye sana birde tabure aldık aynı tabureyi banyoda ellerini yıkarkende kullanmıyoruz böylelikle tabure genelde banyoda kilitli duruyor çünkü o tabureyle erişemediğin yerlere erişmen hiç te zor değil erken mazcereya gerek yok diyoruz..
Sen hep böyle mutlu ol olurmu kaplumbağalar bizim ilk hayvanımız seni çok mutlu ediyor hele o "Paplumbağa" demen yok mu..








Not: onlara henüz bir isim bulamadık yada bulmak istemedik senin paplumbağa demen çok hoşumuza gittiği için olabilir mi?

20 Kasım 2010

Balık tut(ama)ma Keyfi..

Adın Deniz'ya babacık Deniz'lere aşıkya hele balıklar onun en büyük tutkusuya..
Bu hobisini bir gün seninle birlikte yapmayı yıllarca hayel etti babacık..
Bir gün bende çocuğumla balığa gidecekmiyim deyip durdu yıllarca..O hayali gerçek oldu babacığın..
Bir tatil gününde senide kaptı gittik balık tutmaya Sarayburnu tarafına sahile.. Hemde tutamayacağımızı ben bile bile ! Bekledik bekledik oltanın ucuna gelmeyen balıkları .. Üşüdük burnumuz kızardı..Ayaklarımız buz gibi oldu..Ben hiç mi hiç keyif almadım sanırsam sende bana çektin bu hususta pek bir mutsuzdun gerçi balıkları göreydin hemen beni satardın ya,göremedik hiç balık yiyemedikte senin alerjinden dolayı babcığının en büyük hayeli gerçekleşti sonunda boş bir kova olsada..



Haydee"Rastgele" deyip sallıyoruz oltamızı..


 Babacığa veriyoruz şans öpücüğünü biraz keyifsizce..

 Başlıyoruz beklemeye..

Bir türlü gelmiyor balıklar sıkılıyoruz biraz..

 Sonra topluyorz oltamızı koyuluyoruz yola başka sefere kovamızda dolmadı zaten..

 Güneşte bize veda ediyor muhteşem manzarasıyla..Gün batımıyla son veriyoruz günümüze..

Bizde Bayram Şeker Tadında..

Geçtiğimiz günlerde kurban bayramıydı yeni nesilin yani bizlerin artık bayram deyince aklımıza malesef sadece tatil geliyor.. Ben zaten bir süredir evdeyim ama tatil keyfimize babacıkta eklenince süpper ötesiydi.. Kurban bayramı olması münasebetiyle kurbanlıklar arefe gününden alındı bizde ineğimizi görmeye gittik babaannenin bahçeye sen hem çok sevdin hemde bir o kadar tedirgindin sabah uyandığında ilk sorduğun annee möö nerde oldu..
Bayram şarkıları söyleye söyleye giydiğin en güzel cicilerle bicilerle çıktık evden babacıklada nasıl bayramlaşıldı ama el öpme sahnelerinde bir harika..
Bu bayramda da güzel bir bayram kahvaltısı yaptık babaannede, bayramlık güzel elbise ve ayakkabılarımızı giydik, bayram şekerleri aldık, bayram harçlıkları topladık, bayram şekeri toplayan çocuklara şekerler verdik, büyüklerimizin ellerini öptük, sevgiyle kucakladığımız küçükler hayatımızdan eksik olmadı.Bu güzellikleri sevdiklerimizle yaşayabildiğimiz için ne mutlu bize..
Senin aklına  bayram deyince koşulsuz şeker ve çikolata yemek geliyor sanırsam hemen bayram şekerlerini kucaklıyorsun..Bizede seni yemek kalıyor..

İlk 3 fotograf geçtiğimiz şeker bayramından şeker tadında çikolatayla başlayan..



Bu bayram hadi yine iyisin geçen bayram bir çift beyaz ayakkabı almıştık babaanneden hediye,anneanne boş dururmu bu bayram en şıkşıklısından almış sana annede bayram hediyesi bebek almıştı ohhh ne şans banada birileri böyle güzel güzel hediyeler alsa ama bütün öpücükler bu bayramda yine gitti babaya..




Arkasını dönüp yiyor bak bide!!
İyi bayramlar diliyoruz herkeze sevdiklerinle, sağlıkla, mutlulukla ,şeker tadında...


Bakarken geçen gün albümden buldum bu iki resmi pc formatında en kullanılır haliyle biraz düzenledikten sonra bu postun altına pek bir yakıştı malum geçtiğimiz sene bayram resimlerimizdi onlar ilkinde Ramazan bayramı benim deyimimle(Şeker bayramında) 3 aylıksın ,İkinci resimde ise 5 aylık Çanakkale'de Çardak'ta güneş keyfinde kurban bayramında..




LinkWithin

Related Posts with Thumbnails