28 Aralık 2011

Yeni,yeni,yeni yepyeni yıl!


Şu son 1 yılda ne çok şey değişti hayatımızda.evimiz,işimiz alışkanlıklarımız önceliklerimiz. Ben yılın bu son günlerinde muhasebe yapmayı çok severim.Düşünürüm yaptıklarımı,yapmadıklarımı yapmak isteyipte yapamadıklarımı..iyikilerimi keşkelerimi üzüntülerimi,mutluluklarımı pişmanlıklarımı..2011 yılında acı tatlı çok şeyler yaşadık.senin bu 2 yaşında çok şeyler öğrendik birbiriize öğrettik seninle birlikte büyüdük yenilendik.

Bu 2012 yılı bize güzel gelecek hissediyorum son dönemlerde öyle çok acı veren şeyler yaşadıkki hastalıklar,ölüm haberleri,iş sıkıntıları evin sıkıntıları senin büyümendi bizim yeni hayatımıza alışmamız dı.İstiyorumki kötü olan herşey geride kalsın bu güzel yeni yılda yepyeni şeyler yaşansın.bol güneşli günler yaşayalım.artık senin beni anlıyor oluşun beni daha bir umutlandırıyor aramızdaki bu iletişimle herşeyii aşabileceğimizi düşünüyorum.

Şimdi misal ben bu satırları yazarken sende yanımda tebeşirle tahtaya resim yapıyorsun.ne beni rahatsız ediyorsun nede huysuzluk itiraf edeyim ki ben en çok bu 2 yaşta zorlandım ama en çok bu ikide büyüdüm 2012 ye daha bilinçli bir anne olarak gireceğim daha çok öğrenmiş daha çok alışmış daha çok kavramış .Daha çok tahammüllü söz veriyorum.

Yeni yıl bize hep güzellikler getirsin en başta bolca sağlık olsun,renk olsun,mutluluk olsun sevdiklerimiz her daim mutlu huzurlu işimiz gücümüz yolunda olsun.Bereket olsun,güç olsun ,şükür dolu günlerimiz olsun .Hep güzel şeyler olsun..

Çok sevinçliyim  yeni bir yılın heyecanı açmak istediğim sayfalara yeni motiveler içimde bir kıpırtı.Yeni renkler yeni ayrıntılar yeni anılar.İstediklerimin herbirini yapabilecek kadar enerji-ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar para- bizi ayakta  tutacak yeni umutlar- üzülmeyen dostlar- gülen gözler- kahkaha dolu bir ev- şükür dolu bir yıl istiyoruz 2012'den..
Bu istediklerimiz olsun diye uçup gitmesin diye çkardık pılıyı pırtıyı elimizdeki malzemelerden bir şeyler yapmaya çalıştık işe yaramayan kartonları-ponponları değerlendirdik ormandan topladığımız kozalakları boyadık kutuları boyadık içlerine şekeri çikolayı doldurduk hediye kutuları yaptık içlerine herkezi gülümsetecek küçük ayrıntılar sakaldık bunları yaparken çok eğlendik pek kikirdedik  geçen akşam bu yaptıklarmızı bir araya topladık.

Herşey güzel olsun diye mutlu olalım diye bir sürü gerekli gereksiz ayrıntıyı bir araya koyup gülümsedik.

Newyear2012

Newyear2012 by adadenizkizi
Newyear2012, a photo by adadenizkizi on Flickr.

27 Aralık 2011

Pazar

Her sabah önce gözlerini aralayıp bu gün Pazar'mı diyorsun..Evet se cevabı hoplayıp zıplayıp şarkılar eşliğinde yatakta bizi mest ediyorsun.Ama günlerden pazar değilse açıklamaya kalktığımızda bir kırgınlık,bir küslük bir mızmızlık çörekleniyor üstüne arkanı dönüp uyumaya devam ediyorsun.Doğduğun günden bu güne sana her zaman gerçekleri anlattım herşeyi ayrıntısıyla günleri tatilleri hayatı beklentileri ihtiyaçları zorunlu olanları Bazen biri seni kandırmaya kaltığında asla inanmıyor çünkü doğrusunu biliyor öyle değil böyle diyorsun.Daha bebekken anlamaz gözlerle yüzüme bakarken Pazar günlerini tatil zamanlarımızı anlatıp senide hayellerime ortak ettim.Hava sıcak,soğuk,karlı yağmurlu güneşli bizim için hiç farketmedi.Pazar günlerimizi mümkün olduğunca uzakta kah piknikte,kah deniz kenarında,yazlıkta,ormanda,parkta, bahçede geçirmeye özen gösterdik.

Senin bebekliğinden beri tam bir doğa kızı bizim denizkizimiz olduğunu her türlü şartlara açık ve dayanıklı olduğunu cümle alem bilir.Yere düşersin ağlama mızmızlanma yok kalkar yoluna devam edersin,  2 yaş sendromu ve keyifsiz hallerin dışında fazlaca kapris yapmazsın.Ortamda sevgi varsa sevildiğini hissettiğin anda herşey güzelleşir güzelleştirirsin.

Artık Pazar günleri bilinçli bir şekilde benimle beraber program yapıyorsun,kahvaltıya yardım ediyorsun ve büyüdükçe daha da çok uyum sağlayıp hayatımızı güzelleştiriyorsun.Bu blogda olmayan annenin tembelliğinden yazılmayan anlatılmayan öyle çok Pazar anıları ve resimleri varki. bebekliğinden buyana nadirdir pazarları evde oluşumuz evdeysek te muhakkak bir program vardır.Ya Pizza günüdür,ya börek çörek,ya dışarda hamburger partisidir.ya arakadaşlarla toplanma misafir faslıdır.Ama muhakkak ki günler öncesinden dolu ve rezervlidir.

Pazar şarkımız bile vardır.Anne uydurması olmakla birlikte 6.ayından bugüne sürekli annenin kötü sesiyle söylenir yatakta kudurulur.Senin için doyasıya anne-baba demektir.Bizim için keyif demektir.Evimizin pırıl pırıl ışıldadığı gündür.

Yazmaya yazmaya tembelleşiyorum farkındayım kaldımı kalıyor anılar biriktikçe içinden çıkılmıyor aslında anne bu blogun hakkını veremiyor!! biliyor!! erteliyor!! kızıyor!! fakat yetişemiyor!!.

Bu pazar bizim için anne şarkısıyla başladı,Mum kokusuna pohaça kokusu karıştı evde dışarda ellerimiz kestanelerle ısındı.Mis gibi hava koklandı.İlk kez Polen'in tadına bakıldı.Bulunan mantarın büyüklüğüne hayret ettirdi.Dilek tutturdu.Köpekçik sevdirdi.Küçücük bir gün bir sürü anlam yükleyip yüzümüzü güldürdü..

Günden aklımızda Kalanlar..

Mum ışığında banyo
Mis kahvaltı sıcak pohaça ve süzme bal
Ormandaki köpeğe poğaça verişimiz
El ısıtan kestane
Anne eli sıcaklığı
Babaya duyulan sonsuz güven
Yeşilin her tonu
Yerinde dalındaki meyvalar en doğal haliyle sepete konanlar
Gördüğümüz ilginç detaylar
Ağaç ev..tahta salıncak..
Doyasıya yenen yemekler tadına ilk kez bakılan polen
Alınan hediyeler..
Dönüş yolunda yapılan ziyaretteki bir dolu ayrıntı..




17 Aralık 2011

Güzellik

Makyaj malzemelerimi senin elinden kurtarmam gerekiyordu.Çünkü herbiri parmaklanmış,bastırılmış,kırılmış ve dağılmış durumdaydı.Bir ruj sevdası ki anneanneyi çileden çıkarmış durumda.Kendime bu kadar oje almadım yemin ederim! Pembe ve kırmızının her tonu mevcut ama yinede dışarıya çıktığımızda market seanslarında oje alalım deyişlerin bitmiyor.

Benim canım rujlarım-farlarım-allıklarım darmadağan kaşla göz arasında hepsinin ara ara hakkından gelmişsin.Geçen çok sevdiğim bir ruju sürmek isteyip sürmek için açtığımda içinde ruj olmadığını farkettim anneannende kırmızı kırmızı boyadı heryeri deyip bağırtı koparmıştı neyle boyadığını bulamayıp suçu sulu boyalara atmıştık.Gördük ki sulu boyalar günahsızmış. benim yıllarca kullanmaya kıyamadığım rujum heba olmuş.

Kırdığın parfümlerimin parmakladığın kremlerimin hesabını tutmuyorum artık. Dün oyuncakçıya girdim.kendime söz versemde oyuncak almayacağım diye bazen tutamıyorum. Oyuncak makyaj malzemeleri gördüm ve hemen aldım.Eve geldiğimde gördüğün paket karşında nutkun tutuldu sana birde çikolatalı-vişneli pasta almıştım pastanın yüzüne ile bakmadın.O paket sayesinde yemeğini ışık hızıyla yedin.

Bir oyunlar bir büyülmüş küçülmüş edalarla evcilikler kendini bize yedirttin durun.Topuklı terlikleri giydin arada yürümeyi beceremeyip gidip benim ayakkabılarımdan giydin bidaha böyle alma bana dedin kızdın söylendin. İşe gittin geldin her gidişinde makyaj yaptın ,çantanı doldurdun bunların herbirini alel acele yaptın geç kaldım deyip durdun.. Beni gülümsettin..

Sabah uyurken seni öpüp kokladım gözlerini aralayıp heyecanla rujum nerde dedin.
Daha 2,5 yaşındasın ben nerelere gideyim?





Not:yeni makyaj malzemelerinle resmini çekmedim o terliklerle yürürken ki halini özellikle çünkü makina ortaya çıktığında senin keyfin kaçıyor bende keyfini bozmak istemedim.

15 Aralık 2011

Yaşam,Hayat,Anılar ve Sonlar!

Geçtiğimiz kurban bayramında bayram ziyaretlerimiz oldu köyde-kasabada hem anneannenin akrabalarına hem dedenin akrabalarına hısımlara onların dostlarına büyüklerine bazısına sıkıla sıkıla bazısına özlemle gittik.Bir ev vardı bahçe içinde ama sadece gökyüzü görünüyor ahşap tahtadan yerler yere bastığında ev sallanıyor hissi veriyor.Her tarafta 50 yıllık  belki daha eski yaşanmışlıklar,eşyalar,eskiyen yüzler, resimler anılar.

Eskidende her bayram gittiğimiz büyüdükçe gitmediğimiz Ama çocukluğumda da gördüğüm hatırladığım hoş sohpet tatlı dil güleryüz gıpta ederek baktğım seyrettiğim iki yaşlı insan.

Koşturduğun koridorda gördüğüm kendi halim karşımda kızım merdivenlerden bir iniyor,bir çıkıyor  evin bir yanından giriyor başka bir yandan çıkıyor 3 tarafı bahçe fakat sadece gökyüzünün göründüğü bir avlu bahçede aynı ıslak rutubet kokusu ,kendi halinde açmış saksıda çiçekler ilgisiz boynu bükük, odalarda bir dolu sessizlik, yalnızlık, boşluk her dokunduğum şeyde bir sürü anı yaşanmışlık eskimişlik bir odada bir dolu kitap belliki çocukların okuduğu içlerinde ne çok yaşanmışlık olan eskimiş atılmış buruşmuş  bir tane çekiyorum içinden karıştırıyorum okuyorum ve çok beğenip rica ediyorum.İstediğim içim önce biraz utanıyorum şimdi iyiki almışım diye iç geçiriyorum fotograf makinamı arabada bıraktığım için o gülen gözleri sana göstermediğim için şimdi içim pişmanlık dolu.

Öyle gıpta ettimki onca yıla hala yan yana olan o iki yaşlı insana ikisininde güler yüzüne,hayatlarına muhabbetlerine sevgilerine saygılarına babacıkla bile konuştuk yol boyu ne güzel dedik..Sessizce ayrıldık sen ellerini öptün o yaşlı teysenin o sana şeker verdi dedenin sakallarını okşadın o seni saçlarından kokladı.
ben çocukluğumu hatırladım senin yerinde olan beni  hayal ettim.

Büyüttükleri çocukları-torunları hepsinle duydukları gururları.Kendi hayatlarındaki yapmak istediklerini yaptıklarını ve sessizce sonlarını beklediklerini.Terkedilmiş,yalnız kalmış hissine kapılmadan hep tevekkül ettiklerini.

Şimdi ben büyüdüm onlar yaşlandı onlar yıllara yenildi.Dün bir haber geldi içim ezildi.Allah rahmet eylesin dedim.Sonra akşam deden gazetede okumuş o yaşlı amcanın kendine eşine seçtiği sonu.İçim ezildi.Düşündüm.Hayatı yaşamı anıları büyüttükleri evlatları ve her ikisinin de sonunu!

Allah hepimize iyi sonlar yazsın,başlangıçlarımız hayatlarımızın güzelliği gibi sonlarımızda iyi ve hayırlı olsun.
Şimdi Mevlam hepimizi rahatlatsın onlarıda bizide..



Şimdi bu fotografa baktıkça onları anımsıyorum.ve hayel ediyorum böyle muhabbetlerini.Sonlarının böyle güzel bittiğini düşünüyorum.. gerçekleri ve geride bıraktıklarını görmemezlikten geliyorum. Hepimize güzel hayatlar, güzel başlangıçlar dilediğim gibi iyi olan güzel biten sonlar diliyorum.

14 Aralık 2011

Bilmezdim ben


Güneşin asıl rengini sen baktığında farkettim ben çiçeklerin bu kadar güzel koktuğunu hayatın aslında bu kadar renkli olduğunu çikolatanın şekerin bu kadar tatlı olduğunu bunların farkına hep seninle vardım

Evimizdeki oyuncakların,parmak izlerinin dağınık eşyalarının banyodaki saç tokanın,diş fırçanın,kreminin şampuanın hayatıma kattığı güzellikleri bilemezsin.

Küçücük ayrıntılarının nasıl gülümsettiğini bize neleri anlattığını hiç tahmin edemezsin.

10 Aralık 2011

Parmak boya

En sevdiğin,daha 15 aylıkken yapmaya başladığın huzur bulduğun sakinleştiğin en çok en çok içten gülümsediğim ve çok sevdiğin kuzu teyzen eşliğinde geçirdiğin o çok özel ve güzel zamandan,



Büyük Konuşma!

Hayatımda ne konuda büyük konuşursam başıma geldii.Hep empati yapsamda,okusamda, yazsamda, çizsemde, bilinçli olmaya çalışsamda bazen geri taraflarım oldu kabul ediyorum.Son günlerde sinir kat sayım tavanda geziniyorum.Huzursuzluğum,mutsuzluğu mu yansıtmak istemesemde bazen elde olmuyor eve gidiş yolunda sürekli telkinlerde bulunuyorum kendime!! Unut- sıfırla- evde seni bekleyen küçük kzıını düşün- seni özledi- sen onu özledin- küçük savunmasız,masum melek yavrunu hayatta yaşadığın haksızlıkları ona mal edemezsin buna hakkın yok diyorum ve apartman girişinde maskemi takıyorum.

Son günlerimiz hırçın-aksi-dediğim dedik-çaldığım düdük kıvammında geçiyor 2,5 yaş sendromuymuş bugün okuduka anlıyorum .Kendimi sorguluyorum şartları evimi ailemi ilişkimi bunları çözemeyişimden pisikolaga bile gitmeyi düşlerken araştırmalarım esnasında şu satırları okuyorum okudukça rahatlıyorum

2,5 yaş dönemindeki çocuğun karakteristik özellikleri nelerdir?

● Bu dönemde çocuk olumsuz, kararsız ve isyankardır.
● Bağımsızlaşma isteği yoğundur ve kendi isteğine odaklıdır.
● Tutucudur ve her yeniliğe itiraz eder. Her şeyin alıştığı biçimde yapılmasını ister.
● Özerklik dönemindedir. ‘Ben’ duygusu oluşur. ‘Hayır’ en sevdiği kelimedir. Her şeyi kendine ait görür.
● Çevreyi keşfetme merakında olan 2 yaş çocuğu bir engelle karşılaştığında, ilk kez öfke duygusunu yaşamaya başlar.
● Büyüklerinin sözünü dinlemez hatta tersini yapar, eylemleri kısıtlandığında öfkelenir, çevresinden yardım istemez ve kendi başına başarmayı hedefler.
● Zıtlaşma, uzun uzun ağlama, ikna edilmede güçlük, istediği olsun diye kendini yere atma davranışları sıkça görülür.
● Ne istediğini bilmeyen çocuk, bazen yaşının altında davranışlar sergiler.

Zıtlaşma dönemimiz herşeyi ben yaparım kimseye ihtiyacım yok bak kırayım bak dökeyim de benimle ilgilensinler onları denerim bira kızarlar biraz öfelenirler ama yine benim dediğim olur derken dün gece hiç yapmamam gerekeni yaptım ve sinirimin kurbanı alarak bacağına kocaman bir çimdirik attım ve uyumayan sana uyuman için tartakladım sen ağlama esnasında daha bir ağladın evde ufak bir harbede yaşandı sen şaşkın üzgün hayel kırıklığı yüzünde görmek istemediğim tüm duygular vardı bu yaşananın ardından uykuya daldın bense bütün gece uyuyamadım kıvrandım hep karşı çıktığım bir davranışı sergiledim yadırgadığım annelere döndüm çocuğumla konuşmak izah etmek yerine kolay olanı tercih ettim sinirime yenildim öfkemin senin 2,5 yaş krizinin kurbanı oldum.

Ama çok zorlanıyoum hem seni anlamakta hem orta yolu bulmakta dediğini yapmakla yapmamak arasında geçen akşam marketin ortasına oturdun dediğini yapmadım diye istediğini almadım diye evde bir paket olduğunu anlatsamda bide bağırarak seni kesmişçesine ağladın.Herkezin karşısında nasıl konuşacağımı bilemeden nasıl davranmam gerektiğini bilmeden 10 dk bakıştık. İşim zor biliyorum hemde çok zor .

Hiçbir zaman zor bir çocuk olmadın oysa sana sevgiyle herşeyi yaptırabildim bu güne Bebekliğinde üzmedin beni büyürken yürürken emeklerken.Şimdi koca bir süprizle karşımdasın.

Bu sabah ağladım ağladım yine ağladım.İyi bir anne olamadığımı,hiçbir zaman olamayacağımı hayata yenildiğimi düşündüm.İşe geldiğimden dolayı vicdanım bin katı acı içinde evi 50 kez aradım her aradığımda teysene onu çok sevdiğimi söyle dedim sabah uyurken seni kokladım nasıl sevdiğimi yine fısıldadım bazen başarmasamda bu anneliği anlayışlı olamasamda sinirime yenilsemde seni çok sevdiğimi bilmeni istedim.

Her okuduğum satırda bin katı vicdan azabı çektim son zamanlarda senin yaptıklarını kendime mal ettim.Ama araştırdıkça okudukça şu sıralar yaşadığımız tüm bunların ortak sorunlar olduğunu tabiki bende ve babanda da çokça hataları yanlışların olduğunu fark ettim.

Kendime söz verdim,sana söz verdim bir daha olmasın diye yaşamayalım diye! Evde rahatça yapamadığın parmak boya aktivitesine gideceğiz biraz dan doyasına resim yapacaksın boyalara bulanacaksın belki biraz rahatlayacaksın.Belki seni mutlu gördükçe bende huzur bulacağım!Çokça takmayacağım akışına bırakacağım.
Ve sana söz meleğim birdaha şiddete başvuran bir anne olmayacağım.

Birgün bu blogu heyecanla okuduğunda ben belkide yine aynı pişmanlığı hissedeceğim.Ve belkide bu gün bu  yazdıklarımı hiç okumamanı isteyeceğim :(

03 Aralık 2011

Niye ağlıyor "Mutluluktan"



Seni aradım telefonda Hülya dediki sana birşey diyecek. Başladın bu şarkıyı söylemeye öyle güzelki ben hüngür hüngür bide izlerken sormuş Pepe'nin annesi neden ağlıyor diye "Mutluluktan" demiş Hülya ama anlayamamış mutluluktan ağlanabileceğini.Şu anda dünyaları verseler böyle mutlu olabilirmiydim!

Bu şarkıyı bize yaşattıklarını,yaşatacak oluşunu evimizdeki küçük izlerini gülümsetenleri kısaca herşeyini çok sevdim

02 Aralık 2011

Bugün Pazar mı?

Pılımızı-pırtımızı toplayıp anneanneye taşındık .Geçen cuma itibari ile anneannede kalıyoruz.Sabah erken kalkıp ormanların içinden geçerek, sisli havada, çiğ düşen toprak kokusunu içimize çekerek işe geliyoruz Uzun yol sebebiyle babacıkla arabada bolca sohpet edip şehrin dışında yaşamanın hem avantajlarını hem dezavantajlarını konuşuyoruz. Hafta sonu Çiftlikti-Ormandı temiz havaydı pek keyifli zamanlar geçirdik.Ormanda mantar aradık,köpekler sardı etrafımızı biraz korktuk,kesilen ağaçları gördük hüzünlendik benim ağaçlarımı kesmesinler diye ağlamaklı ses tonuna imrendik 2.5 yaşında bir çocuk bunu düşünürken büyüklerimiz neden bunu düşünmez deyip iç geçirdik.

Kediler-köpekler-inekler-horozlar-koyunlar yavru kuzular pek bir seviştik kaynaştık her zamanki gibi senin hayvan sevgini izledik gördükçe aşkını-çoşkunu keyfimize pek bir keyif kattık. Her aradığımda yeni birşeylerle uğraşmana pek bir mutlu olduk. Bahçeye ekilen mahsüldü,kedi-köpek aşkıydı-çiçek toplama seansları-arkadaş fasılları- ev gezmeleri derken geçen gece tüm bunları sıfırladık.Gece boyu huzursuzluk uyumama ve sonunda kurulan tek cümle  "Ben evimi özledim" demenle ertesi günü akşamına evimize dönmek üzere yola çıktık.Detaylarına indiğimizde oyuncaklarımı,balıklarımı,kaplumbağamı demeyide unutmuyoruz.

Akşam eve dönüş yolunda arabaları saydık,yeni merakımız trafik ışıklarını babacığa haber ettik kırmızı-ile yeşili habire karıştırdık.Develeri-ördekleri izledik orman havasını bolca içimize çekip depolayarak evimize geri döndük.

Anladıkki her horoz kendi çöplüğünde ötmeyi seviyor herkez kendi yuvasında evinde odasında mutlu şartlar imkanlar daha güzel olsa bile bu böyle.Anneannenin oturduğu bölge senin açından pek elverişli sürekli dışardasın-sevdiğin bir çok şey orada ama bütün bunlara rağmen evimizi-odanı- oyuncaklarını özledin.Bizi evini yuvanı eşyalarını sahiplenmen itiraf edelim ki çok hoşumuza gitti.

1 iş günü kaldığından tatile anneanneyi evinde bıraktık.Bu sabah seni uykudan uyandırdım şaşkın gözlerle gözlerini açtın hadi kalk kızım hazırlanmaya dediğimde önce bol bir caz eşliğinde hazırlandık.Oyuncağındı-Kıyafetindi-yiyeceklerindi-alışkanlıklarındı derken baya bir eşya muadilinde yola çıktık erken kalkma münasabetiyle herşeye ağladın arabaya bindiğimizde yine içimi acıtan cümleyi kurdun.

Anne bugün Pazar mı?

Değil kızım yatcaz kalkcaz sonra pazar olacak desemde anlatamadım baya bir mızırdandın.Pazar günü hafızanda böyle kalmış demekki annenin babanın yanında olduğu zevkli şeylerin yapıldığı uykuya doyduğumuz pazar şarkımızı söylediğimiz gezmelere doyamadığımız gün !

İlk annesiz-babasız babaanne gününün raporlarını ise akşam alacağım.

Bu gün pazar değil ama şimdilik herşey yolunda..



Fotolar anneanne de kaldığımız süreçte cep telefonundan çekilenler içlerinde bir tanesi ayşenur-elif-adadeniz üçlüsünün anneanne yaz tatil kudurma seanslarından..

25 Kasım 2011

Sevinmelimiyim-üzülmeli mi?

Bilmiyorum!
Dün bütün gün kahvaltının dışında yemek yememişsin huysuzlukların hiç bitmemiş.Annemi isterim diye bir ara ağlamışsın anneanne ne yaptıysa olmamış.Toparlanıp babaanneye peyniri görmeye gitmişsiniz oda kesmemiş.Banada söylememişler üzülmeyeyim diye.
Bende öğretmenler günü münasebitiyle bir yemeğe katıldım ama çok sıkılıp erken kalkıp seni almaya geldiğimde elimi tuttun, yol boyu hiç konuşmadın elimi bırakmadın sana getirdiğim çiçekleri bir yere fırlatıp hiç mutlu olmadın.Eve geldiimizde göhsümü açtırıp ağzına dayadın ve bir-iki saniye emdin hiç sesimi çıkartmadım.Diğer göhsümü açmamı istedin onada aynı işlemi yapıp kapattın.Bir kase çorbayı-meyvanı zevkle keyifle yedin.
Benim seni özlediğimden 1000 katı bana ihtiyaç duyduğunu farkettim. Benim senin kokuna duyduğum ihtiyaçtan fazlası vardı oysa meme emmeyi bıraktığından beridir hiç böyle bir şey yapmamıştın.Bıraktığımız ilk bir kaç gün istemiş olmaz dediğimde zorlamamıştın.Bu istediğin çok özlemek le alakalıydı.İçim bir tuhaf oldu.Burnumun ucunda bir sızı kalbimde kocaman bir boşluk beynimi kemiren binlerce soru?
Ne yapmak,nasıl davranmalı şimdilik bilmiyorum ama tek bildiğim seni çok seviyorum ve her zaman içimden kalbimden geldiği gibi yapıyorum.Fazla kurallar olmadan dökerek,saçarak kirleterek keyif katarak ama sonunda çok ça mutlu olarak. Yanlış doğru tartışmadan ama böylede seni üzüyormuyuz acaba bilemiyorum?

Hep diyorum bu annelik çok ama çok zor hele birde çalışınca daha bi zor..

24 Kasım 2011

İlk öğreticimiz

Bugün 24 Kasım öğretmenler günü.

Sana ilk öğrendiğin herşeyi benden çok öğreten ablan,arkadaşın,teysen,Lülün benim kardeşim Hülya'nın günü.Seni varlığını ilk öğrendiğimizde bizimle yaşamaya başladı bana yardımcı olmak için,okuluna yakın olmak için senin her saniyene şahit olmak için.Ona seninle ilgili her konuda sonsuz güvendim.Seyahate çıkarken,uzun yolculuklara çıkarken işe gelirken seni önce Allah'a sonra teysene emanet ettim.Çünkü biliyordum ki bu hayatta seni en çok koruyacak kollayacak kişidir.Canından kanından çok sevecek sana toz kondurmayacak bu hayatta bazen benden bile önde olacak yol gösterecek ilkleri öğretecek elinden tutacak ve her daim senin için en iyisini en güzelini öğretip melek yüreğini sana açacak.

4 senedir tamamen bizimle yaşıyor hayatımızın içinde .Her güzel anımızda yanımızdaydı her yaşadığımız şeye şahit oldu.Sana ilk olan çoğu şeyi o öğretti.Sana karnımdayken bir söz verdi burayı en özel cümlelerle anlattı.Sen hayata yeni geldiğinde yürürken,emeklerken o üniversiteye hazırlanıyordu.Evde her köşede bir kitap,bir kalem,defter not kağıdı boya kalemleri vardı.Sen ilk yaramazlıklarını onun okul kitaplarında yaptın ilk test yapraklarını karaladın ilk onları yırttın.

Geçtiğimiz sene kitap fuarından ilk kitabını o aldı balıkları, hayvanları, şekilleri ,renkleri sana ilk o öğretti.Bu sene üniversiteyi kazandı bizi sevinten havalarıa uçurdu.Bütün uğraşları bütün çabaları ona hakettiğini verdi ve yine yanımızdan ayrılmadı İstanbul'da hemde burnumuzun dibinde yaşamaya devam etti:) Okuduğu bölüm bu seneki ders kitapları evdeki en büyük hobin oldu..O ders çalışırken gidip yanına bana salyongozları göster dediğinde seni hiç geri çevirmedi.Daha şimdiden sana bilim kulupleri,araştırma hobileri planları programları yapmaya onlara gittiğini hayel etmeye başladı. Biyoloji kitabındaki canlılar resimler anlatım mizahsal yaklaşım bizi büyükçe bir masraftan kurtardı sana kitap alım ihtiyaçlarımızı ortadan kaldırdı.:) Senin en sevdiğin kitap arasında yerini aldı. Sıkıldığında yapraklarını çevirip bilimsel terimleri bile bize anlattırıp daha şimdiden bir çok benim bilmediğim tanımadığım hayvanları canlıları öğretti anlattı tanıttı. 

Senin için en iyisini en güzelini hep istedi.Bu kadar aktif olmanın bir çok şeyle erken tanışmanın hayvanlara,kitaba,kaleme bu denli meraklı olmanın en büyük mimarı odur. Onunla Kurabiye yapmak ,balıkları incelemek ,video izlemek, boya kalemlerini alıp kaçmak, kitaplarını saklamak,didişmek,kudurmak,arkadaşlarına sataşmak,aralarına sızmak, sana hep ayrı çok büyük bir keyif verdi. Benim eksiklerimi hep kapattı yetişemediğim yerde hep yanımda oldu.

Şimdi bu günü kutlamayı ailemizden ilk öğretmenin olarak en çok o haketti.

Dilerim bundan sonra eğitim-öğretim hayatındaki karşılaşacağın tüm öğreticilerin senin Lüla'n kadar anlayışlı,sevgi dolu melek kalpli olurlar.

23 Kasım 2011

Bak bende büyüdüm

Tüm dostlarıma;
Beni bu kadar sevdikleri için,
Hayatımda oldukları için,
Umursadıkları için,
Geldikleri, hatırladıkları,unutmadığı için,
Küçük meleğimin iyiki doğdun diye bağıran sesini duyduğum için,
Gözlerim dolduğu için,
Sevildiğim için,
Sevildiğimden de çok sevebildiğim için
Bu hisleri yaşamamı sağladıkları için
Çokkk teşekkür ederim..






Neden Ada Deniz Kızının Anıları?

Anne ve babacığının sana olan aşkını ve sevgisini anlatan bu cümleleri büyüdüğünde bir gün okuyup gülümsemeni istedik,,
Nasıl büyüdüğünü seni ne çok sevdiğimizi gör istedik,,
Mutlu ol istedik,,
Bütün bu istediklerimiz bir arada olsun uçup gitmesin istedik,,
Seninle geçirdiğimiz özel ve güzel anları yazalım resmedelim sen bunların hepsini ileride hatırla istedik,,
Sana olan hislerimizin bizi nasıl heyecanlandırdığını seninle her yaşadığımız şeyin ardından nasıl mutlu olduğumuzu ve hayatımıza ne kadar değer verip bize anlam kattığını,,
Anne ve baba oluşumuzun nasıl değerli olduğunu,,
Ve her yaşanın bize ne güzel anılar bıraktığını,,
Her birini ayrı ayrı bil istedik,,
Bir gün bu satırları okuduğunda bizi daha daha da çok sev istedik..
Onunla yaşamak hayatın en güzel hissi.. Mutlulukların en büyüğü..Sevinçlerin en özeli..Her anı çokk güzel ve çokk özel meleğime..

adadenizkizi.blogspot.com-ada deniz sariaslan-adadeniz-ada deniz sarıaslan-adadenizkizi


Seni böylece bırakmak

Kokladım seni,uyandırmamak için mis kokunu içime çektim giderken.Aklımda hep o popon dışarda uyku halin.Seni her sabah bırakıp işe geliyor olmak hayatımızın böyle sürüp gitmesi en güzel hallerini kaçırmak izleyememek büyükçe bir bunalım hali bırakıyor üstümde.Kokunu öyle çekmişimki içime işe vardım hala üzerimde.

İşyerinde elimi cebime attığımda cebimde kalan Hülya'nın okul kimliğinin  beni mutlu etmesiyle eve geri dönüşüm . Doyamadığım kokunu tekrar içime çekişim birlikte simit almaya gidişimiz eczaneye uğrayışımız birlikte geçirdiğimiz 10-15 dakikanın sana yetmeyip arabadan inmek istemeyip gözbebeklerimin içine bakıp gitme deyişin..

Anne olmak hakkaten çok zor..Böyle durumlarda iki katı zor.

Sessizce telefonun kamerasına basıp öğlen arasına kadar masada bu resmi izlemek.Yaz kış çıplak uyumak istediğin için uyuduktan sonra zorla giydirilen çoraplar yorganın altında değilde üstünde oluşun ve ilk günden beri uyurken salgıladığın o mis kokun..


Zaman nede hızlı değilmi 30 ay geçmiş o günden bu güne..Ama aynı bebek kokun üzerinde..Çok severdin ellerin yanağında uyumayı dudaklarını şişirmeyi.. Karnımdaykende böyleydin,doğduğunda da şimdi tam  2.5 yaşındasın hala aynı ifade
Allah'ım bitiyorum!!
30 yaşında nasıl uyuyacaksın ?
O zamanda böylesi güzel gelecekmisin gözüme kimbilir?



17 Kasım 2011

İyiki..İyiki..İyiki..

İyiki..İyiki..İyiki.. Böyle saysam saysam bin kere yinede bıkmam biliyormusun;
Dost diye adlandırdığım kuzu teysen benim bir parçam ailemden canımdan kanımdan biri çünkü;

İnsanoğlu bu hayatta akrabalarını,ailesini belki seçemiyor ama dostlarını seçebiliyor benim bu hayattaki en büyük şanslarımdan biride bu melek yüzlü dost her anımı güzelleştiren elinde öyle güzel bir değnek varki dokunduğu herşeye ışık saçıyor.. diliyorum bu hayattaki ışığın hiç bitmesin..Hayatın bana kattığı en özel insan kardeşim,ailem,sevgilim neyle tarif edilebilir bilmem ama güzel olan insan iyiki iyiki asıl sen doğmuşsun benim ben olmama sebep olmuşsun hayatımdasın yanımdasın sevgin,gücün bir mucize kızımdan sonra hayatımdaki en büyük anlamlardan biri çok seviyorum seni ve şükrediyorum Rabbime bu güzelliğin hayatımda olmasını yanıbaşımda kalmasını sağladığı için..

Kendi doğumgünümde onun için yazdığım satırlar bunlar geçtiğimiz senede bunları yazmışım bir 20 sene sonra ne yazarım bilmiyorum ama hayatımın son 10 yılındaki her güzel olaydada her kötü olaydada hep yanımda hep elimi tuttu. Çok görüşemesekte son zamanlarda,çok konuşamasakta ayrıntıları paylaşamasakta her buluştuğumuzda kaldığımız yerden devam ettik.Sitem etmeden,ufak serzenişlerle geçirerekten. Senin her yaptığın şeyde var.Sevgi çok başka bir duygu ben sana hiç onu sev demedim mesela ama sana sorsam en çok kimi seviyorsun diye bilinçli cevap verecek olsan Kuzu teysemm dersin ki ağzından bal akar.O kadar ki güzel olan herşeyi o yapar,o almıştır elini her attığın şeyde onun muhakkak bir emeği bir katkısı olmuştur.Olmayanlarada sen ilave etmişsindir.Abartmıyorum gerçekten onu hergün soruşun; gitmek isteyişin odandaki parmak boya resmine bakıp onu anışın belki her gece başucundaki resimle ona iyi geceler deyişin bu sevgi bu duygu nasıl tarif edilebilirki..

Böyle içim çoşuyor biliyorum sende aynı hissediyorsun ve bizede bunu hissettiriyorsun. Sevgi çok güzel Şaire sormuşlar sevilmekmi sevmek mi diye demiş sevmek banada sorsalar sevmek derim.Bana sevgiyi hissettiren gönlü çok güzel olan gül yüzlü dostum İyiki doğmuşsun iyiki benim hayatımda olmuşsun.Hayat sana hep en güzel olanları yaşatsın.Öyle güzel bir gönlün varki melekler hiç yanından eksik olmasın.Benim içime güzel hisler koyduran içimdeki fesatlıkları uzaklaştıran gül yüzlü arkadaşım herşeyin en güzeline en mükemmeline layıksın.Senin güzelliğini hakedecek biri olmadığından bu hayatta o prensi beklemektesin.Biliyorum hissediyorum bir gün çok ama çok mutlu olacaksın.

Bütün güzel anılarında yanıbaşında olmak isterim.Seni çok çok seviyorum.Kendine çok çok iyi davran çünkü herşeyin en güzelini haketmektesin.Kendinin kıymetini bil:) Çünkü ben,çekirdek ailem,geniş ailem seni çok ama çok sevmekteyiz. Hayatımızda oluşuna şükretmekteyiz.

Binlerce kez iyiki doğdun,iyiki varsın,iyiki hayatımızdasın.




































Not:Sana Ada Deniz'in deyimiyle kalbimden binlerce öpücük ama kalbimden:)Ada Deniz çok sevdiklerine böyle diyor..Belkide annesi gibi anlatamadığını düşünüp kalbimden demeyi uygun buluyor..


16 Kasım 2011

Güzel olan her daim emek ister&

Hayatını çocuğuna adamış bir annemi,yoksa hayatını devam ettiren, işine, arkadaşlarına çocuğuna sahip çıkan bir annemi?
Biri çıkıp sen çok geziyorsun,çok çalışıyorsun hiçbirşeyden geri kalmıyorsun çocukla ne ara zaman geçiriyorsun diyecek diye nedense ödüm kopuyor..
Son zamanlarda kendime çok fazla vakit ayırdığımı düşünmeye başladım ama seni ihmal ettiğimide düşünmüyorum.Haftasonu Kapadokya gezisinde iş günümden çalıp (Cuma-Cumartesi) Pazar sabahı yanında oldum yine haftasonunu birlikte geçirdik.Pazartesi uyku saatinde sinemaya gittim,bugünkü seminer iş hayatım için çok önemli ikimizin ekonomik olarak sıkıntı çekmemesi adına.Yarın gece arkadaşımın doğum günü birşeyler ayarlayıp senide önce programa dahil edip daha sonra arkadaşlarla devam ettirmeye çalışacağım.  İkimize ait saatler dakikalar zamanlar fırsatlar oluşturmak iki katı enerji harcatıyor evet ama hayatımıda devam ettirebiliyorum böylece..Seni illk doğurduğumda bunun ayrımını yapamayıp iş hayatına veda edip kendimi tamamen sana feda ettiğimi sonunda depresyona girip ikimizinde mutsuz olduğunu hatırlıyorum.
Belki dışardan birilerine göre bu farklı görünebilir ama sonunda ikimizide mutlu ediyorsa böyle daha iyi geliyor.Ne zaman kendimle alakalı dışarda olsam seninde ihtiyaçlarından birşeyleri sıkıştırıyorum bu zaman dilimine geçen gece sinema öncesi Nt'den senin boyalarını ve istediğin masal kitaplarını aldım sabah onları gördüğündeki mutluluk tarif edilemezdi.
Hem seni hem kendimi mutlu ettim sonra bende gülümsedim.
Ve görüyorum ki güzel olan herşey çok ça emek istiyor evet çok yoruyor,bazen üzüyor,bazen bunaltıyor ama sonunda hepsine değiyor.
Uğraşlarımızın iyiye gitmesi beni çok mutlu ediyor.Anlattıklarımızı bu kadar güzel kavraman masal kahramanlarının yerine kendini koyman ve kitaplara bu kadar düşkün olman her gittiğim yerden sana getirdiğim broşürleri dahi saklaman ileride büyük bir kütüphane arzusu uyandırıyor.
Yaşantımı hem bu kadar güzel hale getirip beni mutlu ettiğin için sana binlerce teşekkür.
"Evet çok güzelsin ve biliyorum her güzel olan şey bolca emek istiyor"

15 Kasım 2011

Tamam mı?


Cumartesi,pazar evde full yatıştaydık burnumuzu bile uzatmadık dışarı, habire yaptık habire yedik hiç mi hiç doymak bilmedik.
Seniz izledik.izlemeye doyamadık nasıl bir enerjin var nasıl bir hareketliliğin şaşarak izledik.
Her yaptığın şey keyifli sanki ilk defa yapıyormuşsun gibi heyecanlı.. Yaptıklarını heyecanla anlatmaya çalışırken kelimeler birbirine karışıyor üst üste geçiyor zor anlaşılıyor. Acele acele konuşarak bide her konuştuğun cümlenin sonuna bir Tamam mı? ekliyorsun . Ben düzeltmeye çalışırken kendimi de sonuna bir Tamam mı eklemiş bulunuyorum kahkahalarla gülüyoruz.

Bide bu suluboya aşkı ne olacak bilmiyorum.Ne yapmak istersin AdaDeniz sulu boya fix ve her defasında ilk kez yapıyormuşcasına bir heyecan bir mutluluk hali her sefersinde bir adım öteye ve her defasında o bardağın yere devrilişi her tarafın su oluşu..



11 Kasım 2011

Rapor

Çocuk: Anneanne sana bir şey diyeceğim; ama anneme söyleme!
Anneanne:Söyle yavrum
Çocuk:Annemle babam kavga ettiler biliyormusun?
Anneanne:Olabilir evladım bazen anne babalar böyle yapabilir
Çocuk: Annem babama gitt diye bağırdı,babamda ona çok bağırdı ben ağladım,annem bana üzülme dedi
Anneanne:Annende babanda seni çok seviyor..
Çocuk:Annem babama kızımı alır giderim dedi babamda ona çok kızdı..Sonra ben ağlayınca birlikte markete gittik bak bana Caillu'lu bardak aldı babam,annemde boyama kitabı..
Anneanne: Tabi yedikleri haltı kapatmak için senin gönlünü yapmaya çalışmışlar yavrum

Zırrrrrrrr:Telefon annem siz bayramda çocuğun yanında kavga mı ettiniz,ayıp değilmi?

Ben dumurr yok öyle birşey desemde annem tabi kurt inanırmı sen nerden duydun dedim mecburen Ada Deniz hepsini rapor etti harfi harfine:) demez mi?

Gülermisin-ağlarmısın durumları; bazen insan kendini kaybediyor biliyor kaybetmemeli ama olabiliyor.Anlamamış duymamış gibi davranan çocuk numara yapıyor kaset misali hepsini kaydediyor bir kez daha şahit oldum.

Balık nasıl pişirilir?

Tarifini veriyorum: Zamandan çalınan bolca müsait bir günde,Olta, Yanına bir arkadaş çokça sabır.. alınır ve balığın bol olduğu bir mekan belirlenir.Burası boğazın akıntısınında olduğu Sarayburnu yada Sarıyer olabilir zamana ve şartlara  bağlı olarak balık yoğunluğu belirlenir..Olta sallanır sabırla beklenir ve koca günde emekle tutulmuş 2kg kadar istavrit eve getirilir.
Ve denizkızı bu balıklara bakar susar anlar ve izler
Babacık izin günlerinden birini balık tutmaya ayırmış balıklar eve poşetle değil kovayla gelince sen oltayla tutulduğunu anladın ve babana suratını büzerek ağlamaklı ses tonuyla "beni neden götürmedin" diye sordun..Büyüdünde mi küçüldün acaba yada aslında yetişkinsinde bize çocuk numarası yapıyorsun anlamış değilim. Biz öylece kaldık soğuktu falan dedi ama tabi kar etmedi uzunca bir süre trip attın.Anne devreye girdi ve bu balıkları denizkızım pişirecek dedi ve koca bir evet ile balık pişirmeye koyuldun..
Aralarda müdahale ettik malzemeleri koyduk çevirdik bunları yaparken senden bolca zılgıt yedik..
Ama değdi..Ortaya lezizmi leziz bir akşam yemeği çıktı ve bize parmaklarımızı yedirtti.
Bu kadar sevgiyle yaptığın  balıklara yerken elini bile sürmedin. Hadi yemeğe dediğimde suratını büzdün yemek bitene dek hiçbiriyle muhatap olmadın.Sanırım bu kadar güzel canlılar yenilmesine anlam veremedin.Bende fazla ısrar etmedim ama itiraf ediyorum her salatanın içine bir parça balık sıkıştırdım.









Kıskandım

Sabah uyandığında bugün pazarmı dedin içimi ezen,kalbimi acıtan cümleyi kurup pazar olsun işe gitme dedin.Bende çok isterdim bugünün pazar olmasını ama ne yazıkki bugün Cuma..İşlerin en yoğun olduğu gitmem gereken uzun bir cuma..Ama süpriz olan babacığın tatilinin bitmeyişi bayrama 4 gün daha ilave edişiniz.Sizin için pazar olması..Peynir ile Zeytin'i ziyarete gidişin..

Onlar kim mi ? Fatih amcanın sana yaptığı 2 adet süpriz  tavşan biri siyah biri beyaz..Onlara isim verişin sesin kısılana dek bağırışın sevinç çığlıkların bazı anlarını anlatmak resmetmek imkansız çok sevindiğinde birde sinir krizlerinde..Her ikisinde sonu olmayan bir çığlık hali..Babacık sormuş ne yapalım kızım diye tavşanlarıma gidelim diye çığlık çığlığa kalmışsın.Az önce aradığımdada mutluluktan konuşamadın kelimeler karmakarışık heyecan dorukta bir çığlık bir mutluluk hali..

Kaldıki bayramda babaanneden dönüş yolunda bize bahçeli bir ev alalım dedin. İçine zürafa,kanguru ve beyaz bir köpekçik koymak istedin tavşanların,kuzuların,mölerin,bıldırcınların zaten var.Babaannenin terasında koca bir kafes içinde bıldırcınların var ineklerin ve koçun kurban edildiğinden habersizsin onlarında yaşayabileceği kocaman bahçeli bir ev istedin. Bizde alırız kızım dediğimizde hadii alalım diye uzunca bir süre ısrar ettin.

Çocuk olmak çok güzel dedirdiyorsun.Kanmak böylesine ufak şeylerle dünyanın en mutlu insanı nasıl olunur bize öğretiyorsun.

Siz şimdi babacıkla gezmelerde-tozmalarda bense evraklar-telefonlarla boğuşmaca bu durumu çok Kıskandımmmmmmmmmmmmm

Bayram

Sabahın 7'sinde uyandık,süslendik püslendik, oje sürdük ,ruj sürdük kıkırdadık babacığa süpriz yaptık laylay şarkılar söyleyerek babaanneye yola çıktık.


 Biz bu bayram yedik,içtik,gezdik, eğlendik,seviştik, koklaştık, yemek pişirdik ,arada kavga ettik ama çok güzel anılarla bayramı bitirdik.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails